“Yılın ilk
çalışma günü” diye yazdığıma bakmayın, aslında 2 Ocak günü işyerlerinde hiçbir
çalışma olmaz. Zavallı muhasebeciler yılı kapatmakla ve son kalan faturaları
girmekle uğraşırlar, onların dışında da kimseden verimli bir çalışma
alamazsınız.
Koskoca bir
yıl geride kalmıştır. Şimdi bir-iki-üç diyerek yeniden başlamak hiç de kolay
bir iş değildir. 365 gün satış yapmışsınız veya 365 gün satınalma yapmışsınız
ve sonunda yıl bitmiş. Milyonlarca ambalaj satmışsınız veya almışsınız ama
artık hepsi geçen yılın raporlarında kalmış. Bu sabah sıfırdan tekrar başlama
zamanı.2 Ocak sabahı, o beklediğiniz sıfırdan başlama motivasyonu, kimsede yoktur. Herkes işe ilk defa başlamış gibi bir ruh hali içindedir. Geçen iki gün ve yapılan yılbaşı kutlamaları insanlara çıkış kapısının yerini bile unutturmuştur.
Futbolcular üç gün ara ile iki tane maç oynasalar, hemen “Konsantre olamadık” diye yaygaraya başlıyorlar. Bir de kendi halini düşün. 365 gün arka arkaya maç yapmışsın, şimdi iki gün sonra tekrar sahaya çıkıp aynı motivasyonla yeni bir maça başlaman gerekiyor. Senin üç gün dinlenme şansın bile olmadı.
Bu arada tabii şöyle de bir gerçek var, 2 Ocak günü binanın yarısına yakını izinlidir. Hele şirketinizde çalışan yabancılar varsa, onlar o kadar zaman önce ülkelerine giderler ki, döndüklerinde suratlarını bile hatırlayamazsınız. Şimdi binanın yarısı da yokken, sizin de oturup kendinizi parçalamanızın bir âlemi yok.
Birçok insan zaten ofisinde değildir. Bazı alanlarda büyük bir sessizlik hâkimdir. Tatil süresince ısıtıcıları da kapattıkları için binalarda soğuk ve sessiz bir görüntü vardır. Gelenler de sessizce çay içiyor veya boş gözlerle bilgisayara bakıyorlardır. Herkes işle ilgili bir konuya girmemek için azami önem gösterir.
İnsanlar
biraz kendilerini topladıktan sonra yılbaşı gecesi dedikoduları başlar. Emin’in
sabah yazısı da bu arada okunur. Çayımızı içtik, poğaçamızı yedik artık sohbete
başlayabiliriz. Kim evde kutlamış, kim dışarı gitmiş gibi her türlü konunun
irdelenme vakti gelmiştir.
Bence insan kaynakları bölümleri, her yılbaşında kimin yılbaşını nerede kutladığına dair bir tablo hazırlayıp herkese yollasın da çalışanlar da çeşit çeşit dedikodu yapmaktan kurtulmuş olsunlar.
Öğretmenlerin
böyle bir şansı yok, her zamanki gibi sınıfın önüne çıkıp ders anlatmak
zorundalar. Böyle yazınca da hemen “Onlar da üç ay tatil yapıyorlar” diye
yorumlar yapılıyor. Yapsınlar vallahi, dokuz ay boyunca çocuklara bir şeyler
öğretmeye çalışmak hiç de kolay bir iş değil. Bu sabahın konusu değil ama artık
üç ay tatil de kalmadı. Okullar çok daha önceden öğretmenlerin dönmesini
istiyorlar.Bence insan kaynakları bölümleri, her yılbaşında kimin yılbaşını nerede kutladığına dair bir tablo hazırlayıp herkese yollasın da çalışanlar da çeşit çeşit dedikodu yapmaktan kurtulmuş olsunlar.
Bu gibi durumlarda genelde yırtamayan ofis ortamında çalışmayanlardır. Onların işleri sonuç odaklı ve bireysel işler olduğu için ofis ortamı gibi dalga geçmeleri çok kolay olmaz. Hava ne kadar soğuk ve karanlık olursa olsun işlerin de devam etmesi gerekiyor. Ofistekiler yılbaşını kimin kiminle kutladığının dedikodusunu yaparken, onlar soğuk havada yol yapıyorlar.
Yılbaşı
tatilinden döndüğünüz zaman gerçekçi ilk çalışma günü 5 Ocak günüdür. Artık
tatil iyice bitmiştir ve insanlar daha bir çalışma niyetiyle işe gelirler. Bırakın
tatili, yeni yılın bile beş günü geçmiş oluyor. Zaman hızla akıp gider, bir
bakarsınız yeni yıl da eskimiş.
İlk birkaç
gün sağa, sola yanlışlıkla geçen yılın tarihini yazarız ama sonra ona da
alışırız. Bu çift taraflı bir yol. Yeni gelen yıl da bize alışır. Yeni yılda
yapacağımız hataların yanlış tarih atmakla sınırlı kalmasını diler, hepinize
güzel bir yıl dilerim.Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder