Sonuçta herkeste olan
bir organdan söz ediyoruz. Yaşamak için çok gerekli bir organ olduğunu da
hepimiz biliyoruz. İstersen bu kalpleri üst üste, yan yana ekleyerek kocaman
bir yürek de yapabilirsin. Hemen “Yürek ne işime yarayacak?” deme. Kalp ile
kanını temizlersin, nefes alabilirsin, yaşamını devam ettirirsin ama yürek ile
aşık olursun.
Duyduğuma göre, kalbin
varsa büyüklüğü en fazla yumruğun kadar oluyormuş ama yüreğin varsa dünyalara
sığmıyormuş. Kalp ile yüreğin malzemeleri aynı olsa da ebatları çok
farklı. Yüreğin içinde barındırdığın şeyleri bir kalbin içine sığdıramazsın.
Amaç, göğüs boşluğundaki küçük kalbini alıp ondan kocaman bir yürek
yapabilmektir.
Önemli olan aşkı
arayıp bulmak değildir. Oyunun adı aşk karşına çıktığında yürekli olabilmektir.
Şartlara göre, hava durumuna göre, yağmurun şiddetine göre aşk yaşayamazsın.
Sen ilk önce yüreğini aç, cesaretini göster; sonra bakarız şemsiye gerekli mi değil mi diye. Belki de yağmur umurunda bile olmaz. Aşkı sokak parametreleri
değil, yürek parametreleri belirler.Birçok arkadaşım, “Bırak aşık olmayı, benim hayatımda sohbet etmek istediğim biri bile yok.” diyorlar. Önemli değil, sorun etme. Zaten aşkı sokaklarda veya yemek kurslarında arayarak bulamazsın. Çıkacağı varsa o zaten senin karşına çıkar. Güzel olanı da kendiliğinden karşına çıkmasıdır. Bırak aşk saklandığı yerden kendi çıksın. Çıkmıyorsa da şansını zorlama, tango kurslarına yazılma. Tek başına otur daha iyi. Karşına ya kocaman bir aşk çıksın, en kocamanı çıkmıyorsa da hiç çıkmasın.
“Ben sevecek birini arıyorum, aşık olacak birini değil.” Bu cümle hayatımda duyduğum en saçma laftır. Öyle karar vererek gelişecekse zaten onun adı aşk olmaz ki. Sevmeye belki sen karar verebilirsin ama aşka veremezsin. En ummadığın anda gelir bulur seni. Aşkla pazarlık edemezsin. Sevme işine çok meraklıysan git eve kedilerini sev.
Yürekli insanlar,
karşılarında kendileri gibi insanlar görmek isterler. Tavuk pisliğinden bir
gram daha fazla cesaretle, bu insanlarla bir yere varamazsınız. “Yürekli ol,
çık karşıma.” şeklindeki sözler, hep böyle bir düşüncenin ürünüdür.
Doğru zaman, doğru
mekân şeklindeki kavramlar, kendiliğinden gelişmeyen ısmarlama işler için
geçerlidir. Sen doğru zamanı, doğru ortamı bekleyip, düşüne düşüne adım atarken doğallık ve cesaret treni de yanından hızla gelip geçer. Trenin son vagonunun
arkasındaki kırmızı ışığa bakar, onun kırmızı kazağı zannedersin. Gördüğün hiç
olmayacak bir aşkın, hiç olmayacak kırmızı türküsüdür. Artık kırmızı ışık
yanmıştır.
Bahane üretmek
dünyanın en kolay işidir. Yetmiş tane bahane duvarının arkasına saklanarak aşkı
bulamazsın da yaşayamazsın da. Karar vermen gereken konu, duvarların mı seni
fethedeceği yoksa senin mi duvarları ezip geçeceğin konusudur. Duvar aradıktan
sonra, her köşe başında bir tane bulursun.Unutma; iyi niyet, samimiyet, doğallık, cesaret ve zorluk parametrelerinin üzerine oturmayan bir aşkın, temellerinden bir tanesi kısa kalmış demektir.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Eminciğimmmm ne güzel anlatmışsın 🙏🙏💜aldım koydum cebime ellerine sağlık🌺
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...