Bu dünyadan bir Profesör
Doktor Örcün Barışta geçti. Sessizce geçti, mütevazıca geçti. Hak ettiği değeri
göremeden geçti. Sevgili kardeşim İbrahim’in biricik annesi Örcün Barışta’yı
kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Herkes sevgili
teyzemin isminin değişikliğine takılırdı ama onun değişikliği isminden değil,
insanlığından gelirdi. Bütün hayatını işlerine ve sanat tarihine adamış bir
değeri kaybettik. Duayen hoca tarifine en çok uyan insanlardan biriydi. Zor bir
ortamda, kendine edindiği misyonun gerekliliklerini yerine getirmeye çalışırdı.Örcün teyzenin bambaşka bir dünyası vardı. Hepimizin her gün gündemini meşgul eden konular, onun hayatında çok da önemli değildi. Kitapları, yazdıkları, okudukları ve çalışmaları ile bambaşka bir dünyanın içindeydi. İnsanların sanata ve estetiğe çok da önem vermediği bir coğrafyada, sanat tarihine adanmış bir kalp taşımak nasıl bir şeydir, bizler hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Örcün Barışta, bir öğretmendi; verdiği en önemli ders de, “Dünya çapında eserlere imza atıp, nasıl mütevazı olunur?” konusuydu.
Böyle bir sohbetin
içinde olmadık ama sanat ve sanat tarihi adına etrafında yapılanlardan veya
yapılmayanlardan çok da mutlu olmadığını düşünüyorum. Geçim savaşları ve rant
kavgaları arasında sıkışmış bir toplumda, ne yazık ki bilime ve ilime çok fazla
yer kalmıyor. Günü kurtarmak çabaları;
sanat ile de, tarih ile de ters orantılı parametreler.
Günü kurtarma çabası
hiç yoktu. Dedim ya, o farklı bir dünyada yaşıyordu. Cüzdanı değil, kalbi
kocamandı. Hiçbir zaman paraya pula kıymet verdiğini görmedim. Verici ve
sürekli düşünen bir insandı. “Ne kadar maaş aldığımı bilmiyorum” dese, kimse
şaşırmazdı. Onun dünyasında para bankalarının değil, bilgi bankalarının önemi
büyüktü. Her zaman bilgiye, öğrenmeye, kendini geliştirmeye, sürekli
araştırmaya çok değer veren bir insandı.
Sonuçta Örcün Teyze’de
su üstünde yürümüyordu. Onun da hepimiz gibi kötü alışkanlıkları vardı. Bir
türlü yakasını kurtaramadığı, uzun süreli tiryakilik, muhtemelen bu talihsiz
hastalıkta da başrolü üstlendi. Yavaş yavaş ortaya çıkan belirtiler, görme bozukluklarına
neden olduğunda bile ilk sözleri, “Ben göremezsem nasıl yazarım, nasıl okurum
olmuştu?” Göremezsem günlük hayatımı nasıl yaşarım endişesinden ziyade,
yazamazsam nasıl yaşarım endişesi kapladı bütün benliğini. Yazamazsa
yaşayamayacağını çok iyi biliyordu.Muazzam bir bilgi birikimi, muazzam bir tecrübe ve çok uzun yıllara yayılmış adanmış bir hayat. Benim tahminim günlük konular, Örcün teyzenin kafasında %10’dan daha fazla bir yer tutmuyordu. Çok fazla boş laf etmeyi de sevmezdi. Çok görüp, çok anlayıp, az konuşanlardı. Az konuşurdu dediğime bakmayın. Mert ve cesur bir insandı. İnandığı konuları sonuna kadar savunurdu. Kimseden çekincesi olmadığı gibi, herkese laf yetiştirebilecek kadar da bilgi birikimi vardı.
Boş işler hiçbir zaman
ona göre değildi. Her gece televizyonda dizileri takip ettiğini veya futbol
takımlarının peşinden koştuğunu hiç tahmin etmiyorum. Tanımayanlar için bir
kere daha belirteyim; çok farklı seviyede bir insandan söz ediyoruz. Hepimizin
bayılarak izlediği aylaklıklar hiç de ona göre değildi. Yaşananlar tabii ki onu
da etkiliyordu ama asıl önceliği her zaman kendi konularıydı.
Sağlıklıydı da aslında
ama içindeki sıkıntılar ve bu sıkıntıları söndürsün diye içine çektikleri onu
negatif yönde etkiledi, ömrünü kısalttı. Bizleri erkenden bırakıp gitmesine
neden oldu. Hastalıklara da çok fazla takılmazdı. En sıkıntılı günlerinde bile “Bir
şeyim yok” demeyi başarabilen bir insandı.
Kimine erkek gibi
kadındı, kimine de kadın gibi kadındı derler. Örcün teyze, her yerde, her
ortama uyabilecek bir birikime ve zekâya sahipti. Başka bir coğrafyada yaşıyor
olsa, belki de bundan yüz kat daha değerli olur, el üstünde taşınırdı.Erken oldu be Örcün Teyze. Sen daha küçüktün. 18 yaşında hemen evlendiğin için, herkes seni daha büyük zannediyor. Çok kalabalık bir özgeçmiş ve birçok değerli eser; hepsi senden bize hatıra kaldı. Bizim etrafımızdakiler hep gidiyor, sevdiklerimiz hep gidiyor. Böyle takdir edilmiş, sen de git bakalım. O taraftaki sevdiklerimiz artık bu taraftakilerden fazla olmaya başladı.
Sen de git ama biz
seni hiç unutmayacağız. Mekânın cennet olsun sevgili Örcün teyzem…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…