“Amerika’ya gitmenin
tam da sırası” diye söylenmeye başlamayın hemen, gerçekten gitmeyeceğiz;
gidiyormuş gibi yapacağız. Bırakın Amerika’yı, Kadıköy’e gidemez olduk.
Hemen belirteyim, her
ne kadar bütün havalimanları kapanmış, bütün uçuşlar durmuş olsa da halen Katar
Havayolları ile Amerika’ya gitmek mümkün. İlk önce dört saat ters yöne uçmayı
ve elli saatlik bir yolculuğu göze almayı kabul ederseniz, bugün dahi
Amerika’ya gidebilirsiniz. Bütün havayolları durmuşken, neden Katar Havayolları
uçmaya devam ediyor, o konuda da hiçbir fikrim yok.Amerika’ya gideceğimiz zaman, evden de o ruh hali ile çıktığımız için, yolculuğun bambaşka bir psikolojisi oluyor. Yurtiçi veya yurtdışı hepimiz defalarca uçtuk. Elli dakikalık bir yolun bir türlü bitmediğini düşündüğünüz hiç olmadı mı? Avrupa’ya giderken, iki-üç saatlik yolculuktan sıkılmadık mı?
Elli dakikalık yol demişken, salgın krizi olmasaydı İzmir’e gidecektim ama planlar yarım kaldı. Ne demişler? Kul kurar kader güler.
İzmir yolunda geçmek bilmeyen elli dakikayı, Amerika uçağına bindiğimizde düşünmüyoruz bile. Yerine oturup, bir şeyler içip etrafına bakarken elli dakika bir anda geçiveriyor. Amerika yolunda ilk bir saatte seyahat havasına bile giremiyoruz.
Aynı şey Avrupa için de geçerli. Bir bardak şarap içiyorum, biraz önümdeki ekranı karıştırıyorum; bir de bakıyorum ki Almanya’yı geçmişiz bile. Anlayacağınız her şey kendinizi nasıl programladığınıza bağlı.
Uzun yolda iki saat
bizi hiç rahatsız etmiyor. Neden? Çünkü kendimizi Amerika’ya göre ayarladık.
Hiç kimse uçağa binerken ben iki saat içinde Amerika’da olacağım diye
düşünmüyor. 11-12 saatlik bir yolculuğun son bir-iki saati sıkıcı olabilir ama
ilk saatlerde kimse sıkılmaz.
Dostlar, bugünlerde
yaşadığımız da Amerika seyahati. Ne İzmir’e gitmeye benzer, ne de Brugge’ye
gitmeye. İki saatlik bir uçuş düşünürsek sürekli mutsuz oluruz, günler bitmek
bilmez. Eski yazılarımda vardır, ben uçağın bozulması neticesinde yollarda
sürünerek elli saatte Amerika’ya gittiğimi de bilirim.
Bu günlerde kesinlikle
kendimizi Amerika’ya göre ayarlamalıyız. “Yeni bir uçak çıkmış, iki saatte New
York’a varıyormuş” gibi laflara çok itibar etmeyin. O uçağın deneme uçuşlarının
yapılması aylar, yıllar sürer. Biz normal yolculuğa göre hazır olalım, bir gün
iki saatte gideni hazır olursa, ona da memnuniyetle bineriz.
Sıkıntılı günlerden
geçiyoruz, bir müddet daha bu yolculuk böyle devam edecek. Etrafımızda
uçuşlarla ilgili her gün bu kadar can sıkıcı haber varken, Amerika uçuşu
düşünmek kolay bir iş değil ama seyahatin uzun süreceğine fiziksel olarak da,
ruhen de hazır olmalıyız. Günde beş yüz kere evin bir ucundan öbür ucuna
yürüyorum. Yapacak bir şey yok, bu da böyle bir dönem.
Doğru kaynaktan
yeterli miktarda haber alarak bir şekilde Amerika’ya ulaşacağız. Hiç haber
takip etmemek olmaz ama bin çeşit haber içinde de boğulmayalım. Yol boyunca sürekli
olarak birileri size, “Uçağın yakıtı yetecek mi acaba, yolda yıldırımlar var
diyorlar, galiba bir volkan patlayacakmış” gibi haberler verse, daha Amerika’ya
varmadan yolculuğu bitirirsiniz. Dostlar uçak kalktı ve yeni kıtaya muhakkak ulaşacak, yeter ki uçak indiğinde biz de sapasağlam inebilelim. Amerika düşünün, hatta Amerika’nın batısını düşünün.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…