Günaydın Dostlar,
Hepimiz evimizi elimizden gelen en iyi şekilde döşemek istiyoruz. İlk imkanlarımızla da yatak yorgan almak istiyoruz. Yatağı yere koyup yorganı da üzerimize çektik mi bizden iyisi yok. Daha iyi imkanlarımız varsa da yatak odası takımı alıyoruz.
Böyle yazınca da Amerika’da öğrencilik yıllarında yıllarca yerde yattığımız aklıma geldi. Hiç de zor gelmemişti. Sonraki yıllarda çalışmaya başladığımızda daha iyi imkanlarımız olsa da ilk gittiğimiz yıllarda gidip de pahalı bir şeyler almak hiç aklımızdan geçmedi.
Neden aklımızdan geçmedi? Yıllarca ödemek zorunda kalacağımız bir borcun altına girmek istemedik. Ne demişler atalarımız? Ayağını yorganına göre uzat. Şansını zorlarsan ayakların açıkta kalır, çok zorlarsan kıçın da açıkta kalır, bir türlü örtemezsin.
Yatak işini hallettik. Amerika’da apartman dairelerinin çoğu boydan boya halı kaplı olduğu için yerde yatmak hiç de zor olmamıştı ama şimdi bir de ders çalışmak ve bir şeyler yemek için bir masa ve sandalyeler lazım. Yerde yeriz de yazı yazmak zor olur. En adisinden bir masa ve iki sandalye almak gerekiyor. Neden en adisinden? Bütçemiz ona yetiyor da ondan. İşin doğrusu aslında ona da yetmiyordu. Torunlarımıza kadar kalacak borçlar yaratmak istemiyoruz.
Biz de bilirdik gidip daha iyi bir şeyler almayı ve “En güzel, en büyük masa bizde.” diye hava atmayı ama yapmadık. Makbul olan beş yüz sene borca girmek değil, kendi limitlerin dahilinde en iyi şekilde ihtiyaçlarını karşılayabilmek. Para sınırsız değil, çok akıllı harcamak gerekiyor.
İlk aşamada tabak,
bardak filan pek almadık. Giden öğrencilerden kalanlarla idare ettik.
Biraz elimize para geçince de uygun bir şeyler aldık. “Dünyanın en güzel
kristal bardakları benim evimde.” diye hava atmayı ben de bilirdim ama yapmadım.
Hem yedi sülaleme yetecek kadar borç yaratmak istemedim hem de milletin “Çöpten
çıkmış yatakta yatıyorlar, sonra da gidip kristal bardak alıyorlar.” demesine
yol açmak istemedim. Harcamaların gelirinle ve yaşamınla uyumlu olmalı. Ne
demiş atalarımız? Kel başa şimşir tarak. Bir de içecek ayranı olmaması konusu
var.
Sevgili Cihat Hoca’mın
da söylediği gibi enflasyonu yüksek ülkelerde borçlanmak kötü bir şey değil ama
Türk Lirası cinsinden borçlanırsanız ve de ödemeleriniz sabit ise. Döviz
cinsinden borçlanmak hiç iyi bir fikir değil. Sürekli olarak paranız artan
kurlara ve yüksek faize gider. Tabii borçlanmanın en önemli kriterlerinden bir
tanesi de her ay ödemeleri yapabilecek kadar bir gelirinizin olması.
Her ne kadar bu sabah
Emin’den örnekler verdikse de bu durum bütün diğer gruplar için de geçerli.
Altından kalkamayacağı kadar borç yaratan kulüplerimizin durumları ortada.
Olmayan paranı harcarsan olmayacak borçların altına girersin.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...