Bu haftaki gibi soğuk
gecelerde sıcak bir ortamda olduğum için Allah’a şükrediyorum ama bir yandan
da aklım soğukta çalışmak veya daha da zoru soğukta yaşamak zorunda olanlarda
kalıyor.
Dün gece salonda
oturmuş boş boş televizyona bakarken (izliyordum demiyorum zira bakıyordum)
sokaktan geçmekte olan bozacının sesi beni bir kere daha çocukluğuma götürdü.
Zaten bozacılar, küçüklüğümden beri hep aklımdadır; bir de üzerine geçen sene
Orhan Pamuk’un romanını okuduktan sonra hiç aklımdan çıkmaz oldular.Allah kimseyi soğuklukla veya açlıkla terbiye etmesin. Soğukta yaşamak kolay bir iş değil. Ayrıca bu durum sadece insanlar için geçerli değil. Bu gibi akşamlarda sokak hayvanlarının da çok üşüdüğünü düşünüyorum. Yüzlerine baktığınız zaman da üşüdüklerini hissediyorsunuz. Belli bir dereceye kadar bizden daha dayanıklı oldukları kesin ama onlar da üşüyor. Hem de çok üşüyorlar.
Tüyleri sırılsıklam olmuş bir köpeğin rüzgâr altında, -5 derecede üşümediğini düşünmek bana hiç inandırıcı gelmiyor.
Dediğim gibi sokaktaki bütün canlılara sempatim var ama aklım bozacılarda. Koskocaman bir
güğümle buz gibi havada saatlerce yürümek her babayiğidin becerebileceği bir
iş değil. Zaman zaman da "Bozacı amcalar için başarılı bir akşamın tanımı nedir acaba?" diye düşünürüm. Bu kadar eziyetin
karşılığında bir gecede kaç para kazanıyorlardır acaba?
Herkesi düşünüyorum ve
“Allah yardımcıları olsun.” diyorum ama bozacılar ve sokak hayvanları benim
listemde ilk sıradalar. Nedenini ben de bilmiyorum. Muhtemelen Ankara'da büyürken Bahçelievler’in buz gibi kış akşamlarında boza satan amcalardan
etkilenmişimdir. Evcil hayvanlar konusu da annemin kedilere olan merakından
kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Evlerini, yurtlarını terketmek zorunda kalanlar da her zaman aklımın bir köşesinde.
Natamam inşaatlarda veya naylon branda duvarlı odalarda soğuğa karşı direnmek acı
bir iş. Allah yardımcıları olsun.Her zaman “Rutin hayatımız için Allah’a şükretmeliyiz.” derim. O sıkıcı bulduğumuz, işten eve evden işe gidip geldiğimiz hayat bizlere Allah’ın bir lütfudur. Bu lütfu iyi anlayıp soğukta kalan canlılara her kim olursa olsun (elimizden geldiği kadar) yardım etmeliyiz. Bir insanı, bir köpeği, bir kediyi bile soğuktan kurtarabiliyorsak insanlık adına büyük bir hamle yapmış oluruz.
Geçen akşam tren istasyonuna geldiğimde oradaki taksileri organize etmeye çalışan şahsın karla kaplanmış hali de içimi burkmuştu. Üzeri gayet az giyimli olan bu amca,
tipi şeklinde yağan kar altında minicik bir karton bardaktan içtiği çayla
ısınmaya çalışıyordu.
Bilmiyorum sizlere de
aynı durum oluyor mu ama ben bu tip durumlar gördüğüm zaman hepsine birden
yardım etmek istiyorum. Yağan karın altında beklerken keşke imkânım olsa da
herkese yardım edebilsem diye düşünüp duruyorum.
Sevgili dostlar, hayat
zor. Bazılarımız için de çok daha zor. Birçok insanın aklına bile getirmediği
problemleri her gün yaşayan insanlar var. Her gün “Acaba bu akşam nerede sıcak
bir ortam bulacağım da donmadan uyuyabileceğim?” diye düşünmenin nasıl bir
duygu olduğunu Allah hiçbirimize göstermesin.Sobaya iki kürek fazla kömür atabilenler, “Ahmet Efendi kaloriferin ısısını biraz artır.” diyebilenler, “Acaba bu gece kombinin sıcaklığını bir derece daha arttırsak mı?” gibi çok zor bir karar vermek zorunda olanlar veya elektrikli ısıtıcılarla uyuyanlar; bunları ancak kıvrıldıkları merdiven altında rüyalarında görerek ısınanları hiç unutmasınlar.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
👏👏👏
YanıtlaSilKaleminize sağlık👏👏
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Filiz'cim...
Sil