Bir türlü içindekileri
söyleyemezsin, yarın söylerim, daha sonraki günlerde söylerim diye düşünüp
durursun. İçin içini yer ama bir türlü söyleyemezsin. Hepimiz, yarınların her
zaman olacağına inanırız. Hiç kimse, ya yarın olmazsa, ya yarın burada değilsem
diye düşünmez.
Zaten bizleri yaşatan,
hayata bağlayan da içimizdeki “yarın olma” ümididir. Yarın olmazsa derken ille
de toptan öbür dünyaya göçmekten söz etmiyorum. Öbür dünyaya göç etmek de bu
denklemin bir parametresi olmakla beraber, ben her türlü göçten bahsediyorum.Bulunduğun şehri terk etmen gerekebilir veya bir türlü söyleyemediğin terk edebilir. Okul bitebilir, yaz tatili bitebilir veya kader kısmet devreye girebilir. Bu hayatta her türlü olasılık var. Sen söyleyemedin, o da söylemedi veya söyleyemedi. Günler kuş gibi uçup gitti, söyleme imkânı ortadan kalktı. Sen de sadece baktığınla kaldın.
Diyeceksiniz ki, “Günler gittiyse WhatsApp diye bir şey var kardeşim”. Tabii WhatsApp var, hatta yüzlerce çeşit türevi de var ama yüz yüze, göz gözeyken söyleyemediğin hislerini mesaj olarak mı yazacaksın?
Bazı dostlarımız, “Mesaj olarak yazmak daha kolay” diyebilir. Yazının arkasına saklanmak her zaman insana bir cesaret getirir ama sizce aynı etkiyi yapar mı? En başta işin doğallığı kaybolur. Doğal bir ortamda kendiliğinden gelişmek varken elektronik ortamda büyüyen bir çiçek aynı tadı vermez. Hele de aynı kokuyu hiç vermez. Sosyal platformlarda onun kokusunu alamazsın.
Konu ne olursa olsun, içindekileri söylemek bir cesaret işidir. Karşı tarafın duymak istediği şeyleri düşünerek konuşuyorsan, en başta cesaretin yok demektir. Popüler olabilirsin, kısa bir müddet yol da alabilirsin ama hiçbir zaman cesur olamazsın. Hele doğallık hiç olmaz.
Kafandaki düşünceleri,
gözündeki bakışları kendine saklarsın. Ne yapacaksan, bir türlü onlardan
kopamazsın. Bazen insanlar içindekileri dışa vurmaya çekinir, utanır; bazen de,
niye içlerinde sakladıklarının hiçbir nedeni yoktur. Günler hızlı bir şekilde
biter ama içeridekiler hep içeride kalır.
Hadi aşkını, sevgini
açıklayamazsın ama negatif duygularını da açıklayamazsın. Onlarda hep bohça
gibi senin elinde kalırlar. Aşkını açıklayınca karşılıksız olma riski var,
negatif düşüncelerini açıklayınca da, popüler olmama, kara listeye alınma
riskin var. İnsanlar çatışma sevmez, her zaman herkes duymak istedikleri
şeyleri söylesin isterler.Herkes arabanın duvara çarpacağını görür ama kimse sesini çıkarmaz. “Hey araba duvara çarpacak” diye bağırırsan, bu durum bir anda senin sorunun haline gelir. Hâlbuki hiç sesini çıkarmadan oturursan, araba duvara çarpınca herkesin sorunu olur. Ülkeleri, kulüpleri, şirketleri bu hale getiren de, “Aman ben söylemeyeyim sonra bana bir şeyler girer” düşünce tarzıdır.
Hepiniz sosyal platformlarda görmüşsünüzdür, yıllardır dönüp dolaşan bir paylaşım var. “Seviyorsan söyle”, “Özlediysen ara”, “Görmek istiyorsan git gör” gibi cümleler var içinde. Bu düşünce tarzına kesinlikle katılıyorum.
Ne demiş atalarımız?
“Bugünün işini yarına bırakma”. Bu durum sadece ödev yapmak veya odun kırmak
içim geçerli değil. Bugün söyleyemediğin hislerini (her ne yönde olursa olsun)
söyleyebilmek için yarın çok geç olabilir.
O zaman; doğal ol, iyi
niyetli ol, samimi ol, zorluklardan korkma, en önemlisi cesur ol ve seviyorsan
git konuş, hatta konuşmakla kalma, her yere yaz. Kalbine de, kâğıtlara da, suya
da, havaya da, bakışlara da, gülüşlere de; hatta WhatsApp’a da.Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder