Perşembe günü Avrupa
Yakası’nda işlerim vardı. Yıllardır Marmaray’ın açılmasını bekleyen ve de
trenlere meraklı bir insan olarak, Marmaray ile gitmeye karar verdim.
Denemezsem rahat edemezdim.
İstasyon evime 10 dakikalık
yürüme mesafesinde, trenler de evimin dibinden geçiyor; adeta beni davet
ediyorlardı. “Hadi Emin, sen trenleri seversin” diye beni çağırıyorlardı.Televizyon kanallarını değiştirip dururken, bir akşam çok büyük amcalardan bir tanesinin Marmaray Seferleri’nin her iki dakikada bir yapılacağını söylediğini duymuştum ama günümüzün gerçeği pek de öyle değil. Seferler on beş dakikada bir yapılıyor.
Karşı Yakadaki ilk işim Levent’teydi. Planımı da Marmaray ile Yenikapı’ya gidip oradan da Taksim Metrosu’na aktarma yapmak üzerine yaptım. Planım saat gibi işledi vallahi. 7-8 dakika bekledikten sonra tren geldi ve tam 25 dakikada Yenikapı’ya vardı. İstanbul gibi bir yerde Suadiye’den 25 dakikada Yenikapı’ya gitmek inanılmaz bir lüks.
Aktarmada da hiç sorun
olmadı ve 20 dakikalık bir yolculuğun ardından Levent’e vardım. Levent, Gayrettepe,
Zincirlikuyu derken; Taksim Metrosu’nu bütün gün yoğun bir şekilde kullandım.
Akşam da Zorlu Center’da güzel bir mekânda 25 yıllık dostumla güzel bir yemek
yiyip, sohbet ettim.
Çok uzun bir günün
ardından da yine aynı şekilde eve dönmeye çalıştım ama işler bu sefer sabahki
kadar düzgün gitmedi.
Taksim Metrosu ile
Yenikapı’ya gidene kadar bir sorun yoktu. Ne zaman ki Marmaray İstasyonu’na
geldim, o noktada da sorunlar başladı. İlk başta bazı trenlerin Gebze’ye kadar,
bazılarının da sadece Söğütlüçeşme’ye kadar gittiğini öğrendim. İşin komik
tarafı da, ne tren gelirse gelsin ekranlarda hep “Ayrılık Çeşmesi” yazıyor.Trenlerin alnındaki ışıklı panoda da ne Gebze yazıyor, ne de Söğütlüçeşme. Benim binip de Suadiye’ye geldiğim trenin ışıklı panosunda “Halkalı” yazıyordu. Halkalı’nın ters yönde olduğu düşünülürse, vatandaşın işi oldukça zor. Yabancılar zaten toptan düğüm olmuş vaziyetteydiler. Allah’tan bizler her duruma yadırgamadan bakabilme yetkinliğimizi çok geliştirerek büyüdük de, hiçbir şey bizi şaşırtmıyor.
Oradaki yetkili
amcalardan birine; “İnsanlar düğüm olmuş durumda, her yerde ayrı bir şey
yazıyor, hangisine güveneceğiz de trene bineceğiz?” diye sorduğumda, “Ağabey
Marmaray açılmadı ki henüz” şeklinde bir cevap verdi. Bu sefer de ben bunadım.
“Bunlar ne, lunapark treni mi?” diye sorduğumda da, “Henüz açılmadı, bu
şimdilik bir durum” cevabını aldım. Bu cevap tam olarak ne demektir, herkesin
kendi yaratıcılığına bırakıyorum.
Bu işleri bilen
amcalardan biri, “Beyefendi 5 vagonlu tren gelirse Söğütlüçeşme’ye, 10 vagonlu
tren gelirse genelde Gebze’ye gidiyor” diye insanlara yardımcı olmaya çalıştı
ama yine de insan bir garip oluyor. Türkiye burası 8 vagonlu gelirse ne halt
edeceğiz? Nereye gittiği doğru bir şekilde bir yerlerde yazsa güzel olmaz
mıydı?
İşin komik tarafı, o
bilgi bir yerlerde yazıyor. A4 kâğıda yazdırılmış şekilde, trenin nereye
gideceği ön camında yazıyor. Koca tren bütün ışıkları açık bir şekilde peronda
gelirken, bir şekilde o kâğıdı görmeniz gerekiyor yoksa durumunuz vahim. Doğru
tahmin ettiniz aynen bizim sarı dolmuşlardaki sistem.Gençler bizim umudumuz ve çok akıllı ve pratikler. “Nereye gittiği çok fark etmez ağabey” deyince, oradaki amcalardan biri “Neden?” diye sorduğunda; “Ağabey trene binerim, Söğütlüçeşme son duraksa orada iner peronda arkadan gelen treni beklerim, son durak değilse de zaten sorun yoktur” şeklinde müthiş bir cevap verdi. O çocuk bilmese de, Emin verdiği cevabı çok takdir etti.
Marmaray açıldı, inşallah
benim de çok işime yarayacak ama işletme, yönlendirme ve bilgilendirme
ekipmanlarında ve yazılımlarında çok eksikler var. Bizim Yenikapı’daki amcanın
söyledikleri doğruysa, birkaç hafta sonra kapatılıp, eksikler tamamlandıktan
sonra tekrar açılacakmış. Bir şey bildiğinden mi söylüyordur yoksa atıyor
mudur, onu da bilemem.
Önemli bir yatırım ve
günde 1 milyondan fazla insan kullanacak. Eksikleri tamamlandığında da daha
güzel olacak..
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…