Özel Yenişehir Koleji
Ankara’nın en iyi eğitim veren okuluydu diyemesek de en yüksek seviyede
dostluğu, arkadaşlığı olan okuluydu, diyebiliriz. Bir aile gibiydik. Bizler
mezun olalı kırk yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen halen irtibat
halindeyiz ve fırsat buldukça görüşürüz.
Başarımızdaki (her
zaman söylediğim gibi) en büyük pay sahiplerinden biri sevgili matematik
hocamız Süleyman Tulgan’dır. Mekânı cennet olsun. Süleyman Hoca’dan matematiği
çok iyi öğrenenlerden biri de okulumuzun güzel ve özel kızı Ferda’ydı. Hem çok
başarılı bir öğrenciydi hem de çok zarifti.Okulun yarısı Ferda’ya aşıktı. Her gittiği yerde her ortamda dikkat çekerdi. Kendine has bir dünyası vardı. Başarılı olmak onun için çok önemliydi. Bir sohbetimizde “Ben okul yıllarında ders çalışmaktan başka hiçbir şey yapmazdım.” demişti. Zaten netice de ortadaydı. Çok çalışırdı, bir yandan da çok akıllıydı.
Yenişehir Koleji’nden çıkıp Orta Doğu Teknik Üniversitesine girmek kolay bir iş değildi ama Ferda’dan söz ediyoruz, onun için zor diye bir şey yoktu. Her zaman en tepeye oynardı. Hem okulun en başarılı öğrencilerinden biri olup hem de çok popüler olmak kolay bir iş değildir. Başarabilmek için Ferda olmak gerekir.
Kendine özgü bir dünyası vardı sevgili Ferda’nın. Başkalarının ne yaptığı onu çok ilgilendirmezdi. Bir kere bile başkalarının hakkında konuştuğunu duymadım. Kendi hayatı, kendi çocukları, torunları, annesi ile kendi dünyasında çok güzel bir yaşamı vardı. Tabii onun da sıkıntılı günleri oldu ama hepsinin altından bir Ferda gibi kalktı.
Laf olsun diye iş yapmak fabrika ayarlarına uygun değildi. Oyalanırım diye başladığı işte sık sık Ankara birincisi oluyordu. Sonuçta Ferda’dan bahsediyoruz, gittiği bir yerde fark yaratamazsa akşam rahat uyuyamaz.
Konu ne olursa olsun, birincilik Ferda’nın yakasını bırakmazdı. Bir gölge gibi onu takip ederdi. Ne
zaman onun ismini görseniz birincilik de oralarda bir yerdedir. Okul
hayatındaki başarıları bütün yaşamı boyunca onu her gittiği yerde takip
ettiler.
Briç oynamayı çok
severdi ve orada da her zaman her katıldığı turnuvayı kazanmak için oynardı. En
son yazıştığımızda da yine internette briç oynuyordu. Cevabını bildiğim halde “Kazanıyor
musun?” diye sorduğum da, “Tabii kazanıyorum.” demişti. Ferda için başka bir
seçenek yok ki.
Ferda çok iyi bir
Fenerbahçeliydi. Fenerbahçe’nin maçlarını hiç kaçırmazdı. İster futbol olsun ister basketbol muhakkak seyrederdi. Fener’in son yıllardaki başarısızlıkları
hepimiz gibi onu da üzüyordu. Bir bardak şarabını koyup Fener maçını izlemek
üzere televizyonun karşısına oturduğu anlar en mutlu anlarıydı. Maç sırasındaki
yazışmalarımızı, yorumlarımızı çok özleyeceğim.
Başta da söylediğim
gibi kendi dünyasında yaşayan çok özel bir insandı. Hiçbir zaman kısır
çekişmelerin, günlük dedikoduların içine girmezdi. Kendine ait bir kalitesi
vardı. Son güne kadar da o kaliteli duruşundan hiç ödün vermedi.
Dertleri ile insanları
huzursuz etmeyi de sevmezdi. Kendine saklar, kendi yaşar, kendi çözmeye
çalışırdı. Şimdi benim bu yazıyı yazdığımı görse, “Neden insanları rahatsız
ediyorsun?” derdi.
Ferda’cım, bu bir
sabah yazısı değil. Kendi hayatını yaşayıp kendi doğrularını savunan ve
sessizce bizleri terk eden çok özel ve güzel bir kadın için bu sabah içimden
geçenler.
11-Fen sınıfı zaten
çok büyük bir sınıf değildi. Bugüne kadar bazı arkadaşlarımızı da kaybetmiştik, hepsinin mekânı cennet olsun
ama dün akşam aldığımız haber hepimizi bir kere daha derinden yaraladı. Mekânın
cennet olsun Ferda’cım, her zaman kalbimizde olacaksın.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Okuyunca çok üzüldüm Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun
YanıtlaSil