Günaydın Dostlar,
Ne zaman bir yerlere
gitmek üzere yola çıksam hemen aklıma “Gözlerim vagonları dolaştı üzgün üzgün.”
sözleri gelir. Sanki Filiz Akın’ı vagon pencerelerinde arayan benmişim gibi bir
hisse kapılırım. “Filiz Akın” demişken her zaman çok zarif bir insan olduğunu
düşünmüşümdür.
Tren yavaş yavaş
gider, el sallayanlar yavaş yavaş trenle beraber yürür; ne güzel ve duygulu
anlardır. Tren tamamen gidince de boş gözlerle birkaç saniye boş kalan perona
ve raylara bakarsın.
Bu da bir "çocukluğuna
inme" durumu olsa da tren sevgimden kaynaklanıyor da olabilir. Neden
otobüs camlarında değil de tren camlarında aradığımı ben de bilmiyorum. Tabii
bir nedeni de hayatım boyunca sık sık sevdiğim insanları bırakıp gitmek zorunda
kalmış olmam da olabilir. Pazar günlerinin buruk dönüşleri insanı etkiliyor.
Geçen gün Ankara’ya
gelirken de durum aynıydı. Daha Sultanbeyli Kavşağı’na gelmeden “Gözlerim
vagonları…” diye mırıldanmaya başladım. Kendimi susturmak için radyoyu bile
açtım. Orada da aynı şarkı çıksaydı, vallahi hemen geri dönerdim. Bu tip
milyonda bir ihtimaller ancak televizyondaki dizilerde olur.
Marmara’dan çıkıp yola
devam ettiğimizde bambaşka yerlere gitmiştik. İzmit’e mi gelmiştik yoksa
şarkının sonuna mı? Şarkılar bitse yollar bitmez, yollar bitse şarkılar bitmez.
Şarkıların en büyük görevi sürekli anılarını taze tutmaktır.
Şarkı bitti, yol
bitmedi. Bir müddet sessizce ilerliyoruz. Mola noktasına yaklaşırken Ümit
ağabey, “Zeytin gözlüm uzaklarda işin ne, şarkıları düşürürüm peşine…” diye
lafa giriyor. Her gün nikâh masasına oturacak değil ya Ümit ağabey de yollara
çıkmış. Madem karşılaştık artık Bolu Dağı’na kadar bizle gelmek zorunda.
Şarkılar bir kere peşine düştü mü dağların tepesine kadar gelirler vallahi.
Çamlıdere’nin yemyeşil
çam ormanlarına bakıp “Avrupa’da bile böyle güzel bir yol yok, Allah
ormanlarımızı korusun.” diye kendi kendime konuşurken bu sefer de arka şeritte
“Bak Yeşil Yeşil” beliriyor. Bu da nereden çıktı şimdi? “Bak” denildiği zaman
kesin gözlerle bir ilgisi vardır. Yeşil yeşil, minik minik bakarlar. Doğal
olarak bu durumda araba Çamlıdere - Kızılcahamam arası bir yerde ama sen başka
bir evrendesin. Artık yeşil gözlerle beraber yemyeşil çam ağaçlarının arasında
el ele yürüyorsunuz. “Yalnız benim için bak yeşil yeşil.” demene bile gerek yok, zaten başka türlüsü mümkün değil.
Ankara uzakta
göründüğünde bitmeyen yol bir kere daha bitmiştir. Billur bir pınar gibi akan
Çubuk Deresi değil, kahverengi gözlerin.
Her zaman söylerim, sorun yollarda değil gözlerde.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...