Ferdi baba “huzurum kalmadı” diyor ama ben onu eskiden hep “umudum kalmadı” diyor zannederdim. Belki de çok farklı değil ama huzurunuz kaçsa da, umut her zaman vardır. Oranı yüksek olabilir veya çok az olabilir ama umut her zaman vardır.
Düşündüğünüz zaman,
biz aslında hiçbir şeyi bilmiyoruz, hep umut ediyoruz. Yola çıkarken,
gideceğimiz yere muhakkak varacağımızı düşünüyoruz ama aslında bilmiyoruz,
sadece umut ediyoruz. “Ağabey saat 3’te caddede buluşalım” derken, bütün
yaptığımız saat 3’te orada olmayı umut etmektir.
Yola çıkmak demişken son
günlerin favori konusu yüksek hızlı trenimizden bahsetmeden olmaz. Pendik –
Ankara 4 saat. Pendik’e vardıktan sonra oradan Mecidiyeköy’e gitmek 4,5 saat
ama o ayrı bir konu. Nedir 4 saat? Varış süresi değildir. 4 saatte varma
umududur. Trenlere meraklı bir insan olarak en kısa zamanda ben de bu treni
deneyip bu umudu taşımak istiyorum. Umarım kıçı, başı kopmadan Ankara’ya varır
da, umudumu boşa çıkarmaz.
Umut hayatımızın her
aşamasında yerini alır. Kalp bu, gider sever birini. Hiç bilmediği, görmediği
insanı da sevebilir. Peki, o insan da seni sever mi? Bilemezsin, sadece umut
edebilirsin. Seni, o insana kalbini açtıran, onun da seni seveceği umududur.
Kimse oturup da, "O beni sevmese de fark etmez, ben onu seveceğim" hissiyle yola
çıkmaz.O da seni düşünüyor mudur acaba? Kim bilir. Belki düşünüyordur, belki de umurunda bile değilsindir. Belki de seni çoktan unutmuştur ama bunu kabullenmek içindeki umudu öldürmektir. Yapamazsın, içindeki umut fışkırmasa da, kombi alevi kadar yanmaya devam etsin istersin. Minik alev söndüğü gün; bütün oda, bütün ev, her yer kapkaranlık olur. Meğerse o minicik alevmiş her yeri aydınlatan.
Umut her şeydir. Umudun olmadığı yerde ışıklar söner, ortamı soğuk ve karanlık bulutlar kaplar. Hayatta umudunu kaybetmekten daha kötü bir şey yoktur. Zavallı insanları radikal işlere sürükleyen de kalplerindeki biten umutlardır.
Umut olmasa, averaj yılda bir seçim kaybeden Kemal amcam halen seçimlere girer mi? Bir dakika bu kötü bir örnek oldu. Doğru söylüyorsunuz, bence de bu sayılmaz. Onlar politikacı, koltuk sevdası filan oralarda başka parametreler var…
Kalplerimizdeki umuttur
bizi bu takımların peşinden koşturan, hayatımızın en önemli parçası haline
getiren. Her sene şampiyon olma umuduyla başlarız sezona. Bizim gibi fakir
ülkelerin futboldan sonraki ikinci gerçeği de televizyon dizileridir. Ebe nine
uçurumdan düşer ve iki dakika sonra dizi yaz tatiline girer. Şimdi 3 ay boyunca
bekle dur "Acaba ebe nine yırtacak mı?" diye. Kimseye söylemesek de, bütün yaz boyu
"yırtar inşallah" diye umut ederiz.
Her zaman söylediğimiz
gibi, insanları yaşatan kalplerindeki umutlardır. Konu ne olursa olsun içimizde
bir umut taşırız. Yeni bir iş bulma umudu, okulu bitirme umudu, para kazanma
umudu, hepsi birer umuttur. Burada ihtimali en az olan umut da, piyango kazanma
umududur. O minicik umut, insanlara yıllarca bilet aldırır.
Umutlarınızı iyi saklayın
ama hemen elinizin altında, kolay erişilebilir bir yerde olmalarında da yarar
var. O gün geldiğinde umut deposundan hemen çıkartabilmeniz lazım.Beyninizin minicik bir kısmında umutlarınız her zaman hazır beklesin. Umutlar ne çok yakın, ne çok uzak ama hepsi oralarda bir yerlerde…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...