Güneşli, soğuk ve sessiz bir pazar sabahının sakinliğini; gelmeye başlayan karavanların, kamyonetlerin, ciplerin düzenli sessizliği yavaş yavaş bozmaya başlar. Bugün önemli bir gündür, bugün Michigan Üniversitesi'nin futbol (Amerikan futbolu) takımının maçı vardır.
Ann Arbor bir futbol
şehridir ve her maçta o koskocaman 106,000 kişilik stat bir tek boş koltuk
kalmayacak şekilde dolar. Biletler oldukça pahalıdır ve de birçoğu zaten
kombine olarak satılmıştır. Mevsim şartları, havanın soğukluğu hiçbir şeyi
değiştirmez, her maçta bütün biletler satılır.
Eminim şu anda bilet
almaya kalksanız bir sene sonrasına filan bilet bulabilirsiniz. Ann Arbor
100,000 nüfuslu bir üniversite şehridir. Durum böyleyken bu kadar büyük bir
stat nasıl oluyor da tıklım tıklım doluyor? Doluyor çünkü sadece Ann Arbor’dan
değil Michigan eyaletinin her yerinden insanlar geliyor.
Ben size söyleyeyim,
106,000 seyirci geliyorsa en az 50,000 de araba geliyordur. Bunların da çoğu
karavan veya benzeri tipi araçlardır. Nereye park eder bu kadar araç? Bizde
olsa her yer felç olur ama orada park yerleri önceden belli. Stadyumun öyle çok
da büyük bir parkı yoktu ama etraftaki hangi okulların, hangi işyerlerinin parklarının
kullanılacağı hepsi önceden belliydi.Benim evim stadyumun dibindeydi ve evimin hemen yanındaki okulun oldukça geniş park alanı karavan parkı için kullanılan alanlardan biriydi. Maçlar genelde 13.00’de başlardı ama karavanlar 10.00 gibi gelmeye başlardı. Herkes, tentesini açar, mangalını hazırlar, sandalyelerini hazırlar ve birasını da eline alıp ufaktan maç öncesi sohbetlerine başlardı. Burası onlar için 2 haftada bir buluştukları bir yerdi. Ayrılmış yerler olmamasına rağmen hemen hemen hepsi her geldiklerinde aynı yere park ederlerdi. Resimde de gördüğünüz gibi bu tip birçok alan oluşurdu. Adamlar eğlenceye geliyorlar, bizim gibi son yılların kan davasını çözümlemeye gelmiyorlar.
Bu hafta bu okulun
bahçesine park eden birileri, gelecek hafta gidip de başka bir yere park etmez.
Her seferinde buraya gelirler. Biz olsak park etmediğimiz yer kalmaz. Bir
trafik yoğunluğu oluşmakla beraber, çok erkenden gelmeye başladıkları için öyle
korkunç kuyruklarda oluşmuyordu.
En ilginç konu da neydi
biliyor musunuz? Bu muhteşem stat yılda sadece 7 kere kullanılıyor. Bazen belki
bir de konser filan oluyor ama hepsi bu kadar. Babam Ann Arbor’a geldiğinde ona
stadı gezdirmiştim ama yılda sadece 7 kere kullanıldığını duyunca çok
şaşırmıştı. "Bu kadar yatırım sadece 7 maç için mi?" diye sorduğunda, ben de "Bunlar
zengin ne yapayım" demiştim.
Michigan Üniversitesi’nin
futbol takımı bu statta genelde pak maç kaybetmez. Maç bittiğinde insanlar
mutludur ve parklardaki mangal partileri 2-3 saat daha devam eder. Bu durum da
dağılım esnasında çok süper birikimler olmasını önler. Onların bir de enteresan
bir uygulaması var. Maçtan sonra stat çevresinden otobana doğru giden bütün
yolları bir müddet için tek yön yapıyorlar. Yolları ve bağlantıları ona göre
ayarlamışlar. Benim gibi stada çok yakın bir eviniz varsa, maç bitiminde bir
yarım saat kadar eve gitmek mümkün olmuyordu. Herkes bu durumu bilir ona göre
tedbirini alırdı. Daha öncede söylediğim gibi 365 günde 7 kere yaşanıyor bu
durum.
İnsanlar gelir,
pikniklerini yapar, arkadaşlarıyla vakit geçirir, maçını seyreder, mutlu mesut
evine döner. Bu kadar yıl stadyumun dibinde oturdum bir tane bile taşkınlık
veya kavga görmedim. Ayrıca orada taraftar uygulaması filan da yok. Biletini
alan geliyor. Biletlerin çok büyük bir kısmı zaten ev sahibi takımın
taraftarları tarafından kombine olarak alındığı için, maçlara bilet bulmak çok
da kolay bir iş değil.
Ann Arbor’da futbol
seyretmek bir ayrıcalıktır. Bambaşka bir dünyadır. Bir gün için hayat durur,
herkes futbol maçına konsantre olur. Bu statta epeyce maç seyretmiş biri
olarak kendimi şanslı sayıyorum.
Umarım bizim de pikniğe
gider gibi maça gideceğimiz günler çok uzakta değildir. Her konuyu bir
gerginlik ortamı haline getirmek zorunda değiliz.
Paranla eğlen, paranla
gerginlik satın alma…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Çok zor gerçekleşecek bir dilek sizin ki... Biz 30 yıl önce o şekilde maçlara giderdik. Yani özetle biz gelismiyoruz gelisemiyoruz maalesef. ..
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...