“İyi ki bir
tatile gitti artık bir hafta yazar.” diyeceğinizin farkındayım ama bu “çok
çalışma” konusu tatilde gördüğüm bir dans ve akrobasi grubundan kaynaklandı.
Adamların, akşam yapacakları şov için bütün bir öğleden sonra nasıl
çalıştıklarını görünce, “Vay anasına.” dedim. Sıcak bir havada aynı hareketleri
(atmalar, tutmalar, taklalar) defalarca tekrarladılar.
“Adamlar”
diye yazdığıma bakmayın, grupta çok güzel kızlar da vardı. Ukrayna’dan gelmiş
olduklarını söylemem sizlere yeterli ölçüde bir fikir verecektir diye
düşünüyorum. Bu gösteri, benim tatil köyü ortamında gördüğüm en güzel gösterilerden
bir tanesiydi diyebilirim. Genelde amfi tiyatro gösterilerini pek izlememe
rağmen, Ukraynalıları hiç sıkılmadan 1 saat boyunca izledim. Müzikleriyle,
hareketleriyle, danslarıyla, kostümleriyle mükemmel bir şovdu.
Bu gibi
anlarda benim aklıma hemen, “Bizde niye böyle gruplar yok?” sorusu gelir.
Bence, ilk nedeni bu gibi gösteriler için yıllarca çalışmak lazım olması. Bizler
sonuç odaklı insanlarız. Yıllar sonra ulaşılması mümkün olacak bir hedef için
gece gündüz çalışmak bizi bozar. Bir şey yaptık mı hemen kısa süre içerisinde
onun neticesini almak isteriz.Tabi ki bizim için bu durumun tersi de geçerlidir. Bugün içilen sigaranın, yıllar sonra bizi hasta etme ihtimalini de çok takmayız. Her işimiz anı kurtarmaya yöneliktir.
İkinci bir
neden de, vücut yapımızın bu işlere çok uygun olmaması olabilir. Hamurlu ve
ağır yapımız parende atmak için çok uygun olmayabilir. Zaten etrafımıza
baktığımızda da bu tip ekiplerin ya Uzak Doğu’dan ya da Rusya, Ukrayna gibi
ülkelerden çıktığını görüyoruz.
Bugün futbol
piyasasında yaşadığımız durum da aynı tip bir ruh halinin eseridir. Yolun
yarısına merdiven dayamış eski şöhretleri, Avrupa’da alamayacakları paraları
vererek Türkiye’ye getirmeyi bir başarı olarak görüyoruz. Ramazan günü, öğlen
sıcağında bu adamları karşılamak için de çoluk çocuk yollara dökülüyoruz.
Başarı
konuşmalarımız hep transfer edilen oyuncularla ilgili. Siz hiçbir kulüp
başkanın çıkıp da, “Şu anda genç takımlarımızdan yetiştirdiğimiz ve Avrupa’da
oynayan 10 tane oyuncumuz var.” gibi bir açıklama yaptığını duydunuz mu?
Duyamazsınız çünkü genç oyuncular yetiştirmek emek işi, sabır işi. Bizim o
kadar sabrımız da yok, zamanımız da yok. Adam yıldız bir oyucuysa (gençlik
filan anlamayız) hemen çıkıp Messi gibi oynamalı.
Konu ne
olursa olsun, her şey bir emek istiyor. Tatil beldelerinde seyrettiğimiz 1
saatlik gösterileri hazırlayabilmek için insanlar yıllarca çalışıyorlar. Meyveleri
toplama aşamasına gelene kadar da birçoğu maddi, manevi çeşit çeşit zorluklar
çekiyorlar.
Michigan’da
yaşadığım dönemlerde Amerika atletizm milli takımında yarışan bir atlet benle
aynı sitede oturuyordu. Çocuk, o zamanlar (mesafesini hatırlamıyorum) dünya
rekortmeniydi ve gayet de mütevazı bir hayatı vardı. Ben sabahın beşinde araba
ile işe giderken, çocuk da Michigan’ın buz gibi (-25,-30 derece) havasında
sokaklarda antrenman yapardı. İstisnasız her sabah koşardı. Bu atletin Amerikan devletinin bütün imkânlarından yararlandığından ve olimpiyat köyünde kampa girip hazırlandığından eminim ama her nerede çalışırsanız çalışın iş yine sonunda dönüp dolaşıp sokaklarda koşmaya kalıyor. Bir gün bana, “Ben koşarken sen de bisikletle benle gelsene, yolda sohbet ederiz” deyince ben de salak salak kabul ettim. Bisiklette olmama rağmen canım çıktı. Oğlan koştu da koştu. Bir şey de diyemedim ama resmen geberdim. Tabi ki o günden sonra aynı turu bir daha yapmamak için her türlü bahaneyi buldum.
İster
atletizm, ister tatil köyü gösterileri, ister iş dünyası, ister ilişkiler; konu
her ne olursa olsun her şey bir emek istiyor. Büyük başarılar, Piramitler gibi
her gün bir taşı diğer bir taşın üzerine koyarak elde ediliyor. Robin Sharma’nın
da her zaman söylediği gibi, “Minicik bile olsa her sabah 5 minik taşı
(hayatınızdaki iyileştirmeler) üst üste koymayı ihmal etmeyin.”
Çok
çalışmaktan daha önemli olan bir diğer konu da, doğru çalışmaktır. Taşı doğru
yere koymuyorsanız sabahlara kadar da çalışsanız yolun sonunu göremezsiniz. Çok
çalışın, bilgili çalışın, piramidin tepesini muhakkak görün.
Sağlıklı
kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder