Bilgisayar tahsili
yapmaya karar verdiğinizde size ilk öğretilen cümlelerden biri budur. Bilgisayara
ne girersen onu alırsın prensibine göre, "Çöp girersen çöp çıkar" gibi bir sonuca
varmışlar.
Bugün bizim ülkemizde
en çok konuşulan konulardan biri de, “bilgisayara girdiklerimizin çıkıp
çıkmadığı” konusudur. Seçsis denilen seçim sistemine bir şeyler girdik ama
girdiklerimizin karşılığının çıktığından çok emin değiliz. Tabi ki bu işin
diğer bir boyutu da bu işin modeli, yani programıdır. Programın sakat bir
yapısı varsa mükemmel veriler de girsen dışarıya çöp çıkar.Oyları sayanlar daha tuvaletten çıkmamışken açıklanan seçim sonuçları, insanlarda böyle bir şüphenin oluşmasına neden oldu. Seçim öncesi, Twitter’ı sık kullanan bir amcanın bu şekilde yapmış olduğu yorumlar da konunun iyice dallanıp budaklanmasına neden oldu.
Bir diğer önemli parametre de araştırmacı şirketlerin çok ciddi boyutta yanılmış olmaları. Son yıllarda yapılan her seçimde bu şirketlerin birkaçı seçimi tam tahmin ederken, bir kaçı da en fazla %2-%3 gibi farklarla yanılıyorlardı. Çok ciddi yanılmalar; bizlerin kafasını ciddi boyutta karıştırdığı gibi, aynı zamanda da 1000 yıllık istatistik biliminin de içine etti.
Acaba, verilen oylarla, bilgisayardan çıkanlar arasında fark var mıydı? Bu topraklarda hiçbir kimse bu soruya “Mümkün değil” cevabı veremez. Bizler paranoyak insanlarız, her şeyden şüphe ederiz ve her şeyin mümkün olabileceğini biliriz.
Ben bu sabah bu konuya politik açıdan değil de, Anadolu çocuklarının yapısı açısından yaklaşmak istiyorum. Merak ettiğim konu şu; diyelim ki böyle bir paralel sistem kuruldu. Bu sistemin planlandığı gibi işleyebilmesi için kaç kişinin bu sırrı bilmesi gerekir? Nedir bu rakam? Bir kişi midir, on kişi midir yoksa yüzlerce midir? Programcısı, sistem yöneticisi vb. kaç kişi bu sırrı bilmek zorundadır?
Burası Türkiye. Hiçbir
şeyin gizli kalmadığı, insanların bildikleri gizli şeyleri samimi arkadaşlarına
yaymak için zaman ile yarıştığı bir ülke. Bu sırrı bilen insanların bunu
ömürlerinin sonlarına kadar içlerinde tutacaklarını nasıl garanti
edebilirsiniz? Bugün olmasa bile yarın “Sakın kimseye söyleme” diyerek bu
insanlar bu konuyu en yakınları ile paylaşmazlar mı?
Sizin güzel hatırınız
için diyelim ki bu insanları ömürlerinin sonlarına kadar susturduk. Bu rakamlar
bir gün, bir yerde ister sandık bazında olsun, ister bölge bazında bir
tutarsızlık göstermezler mi? Her biri bir şahin kıvraklığında olan diğer
partiler bu açığı yakalamazlar mı? Sistem ile bizim sandık bildirgeleri
tutmuyor dendiğinde, buna da “Hayır” diyecek halleri yok ya.Başta da belirttiğim gibi bu topraklarda her şey mümkündür ama ben gerçek program arkada çalışırken bir simülâsyon üzerinden oy verdiğimize inanmak istemiyorum. Bizim gibi bir ülkede bu kadar geniş kapsamlı bir sırrın saklanamayacağını düşünüyorum.
Ufak tefek bir iki sandık itirazı dışında muhalefetin hiçbir itirazının olmaması da benim düşüncemi destekliyor. Bir yerlerde bir "ara toplamın" eninde sonunda şaşması gerekmez mi? “Muhalefetin bununla uğraşacak enerjisi bile yok” diyen çok fazla insan var ama ben her şeye rağmen bir takip yapacaklarına inanıyorum. Gelecek 4 sene iş yapmaktan bir kere daha yırttılar, en azından seçim sonuçları sisteme doğru girilmiş mi diye bakarlar diye düşünüyorum.
Ben, sistemsel bir
sakatlık yapıldığına dair bir emare göremiyorum. Oy ve Ötesi’nin yapmış olduğu,
“Ufak tefek uyumsuzluklar dışında bir sorun yok” yorumu da benin düşüncemi
destekler nitelikte.
Bizim ülkemizdeki en
güzel sözlerden biri “İki kişinin bildiği sır değildir” cümlesidir. Böyle bir
sözün yerleştiği ve de insanların dedikodu yapmaya meraklı olduğu bir toplumda
hiçbir şey gizli kalmaz ve bir takım akıl almaz aritmetik işlemleri yapılmışsa,
bir gün mutlaka sağlaması yapılır.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Keşke böyle olmayabilse miydi yine de?
YanıtlaSil