Arkadaşlarım az
yürüdüğümü düşünüyorlar. Ben de biraz daha uzun yürümek istiyorum ama belimdeki
kaymalar daha uzun mesafelere müsaade etmiyorlar. Benim 4,0 km gibi bir
istiap haddim var, onun üzerine çıktığım zaman araçta sorunlar başlıyor.
Aslında ortopedi
profesörü amca bu kadar yürümemi de istemiyor. Hatta hiç yürümemi istemiyor.
Karatay teyzem de yirmi dakikadan fazlasına hiç gerek yok diyor. İşime geldiği
için ben de amcalarımı, teyzelerimi dinlemeyi tercih ediyorum. Düşündüm de benim akrabalar da gittikçe artıyor.Ortopedist amca bütün sorunun iki ayak üzerinde yürümekten kaynaklandığını düşünüyor. En son gittiğimde uzun süre bana boş boş baktı ve “Biliyor musunuz bütün bu sorunlar, insanların iki ayak üzerinde yürümeye başlamasından sonra oluşmaya başlamıştır.” dedi.
Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Sanki iki ayak üzerinde yürüme olayının sorumlusu benim. Birileri üç trilyon yıl önce bu işe karar vermiş, amcam da hesabını benden soruyor. Şaşkınlığımı ve salaklığımı tam da üstümden atamamışken “Peki, nasıl yürümeliyiz?” diye bir soru sordum.
“Bütün diğer hayvanlar gibi bizim de dört ayak üzerinde yürümemiz gerekiyor.” şeklinde bir cevap geldi. Ne diyeceğimi bilemiyorum ama her şeyin fazlasının zararlı olduğu gibi tahsilin de fazlası bazı insanlar için zararlı olabiliyor.
“Ama kimse öyle yürümüyor ki.” diyebildim. Amcam da sinirli bir tavırla, “Zaten bütün sorunlar da ondan kaynaklanıyor. İki ayak üzerinde yürüme bel kısmına çok büyük bir baskı yapıyor.” dedi. Aslında daha bir sürü şey daha da söyledi ama şu anda bir kısmını yazamıyorum, bir kısmını da hatırlamıyorum.
Hatırladığım tek bir
konu, amcanın bana dönüp “İsteseler ayılar da iki ayak üzerinde yürüyebilirler
ama yürüyorlar mı?” diye sorması oldu. Kardeşim o ayıların tercihi. Ayrıca,
onların camiada herkes öyle yürüyor. Bizim mahallede ayılar gibi yürüyen kimse
yok Allah’a şükür.
Basit bir bel ağrısı
diye gittik, adam bana “Bundan sonra emekleyerek yürü.” şeklinde bir tedavi
önerdi. “Bak amcacığım bu senin söylediğinin bilimsel olarak bir açıklaması
olabilir ama pratikte çok da mümkün görünmüyor, bu işin oluru nedir?” diye
sorduğumda. “Ben de biliyorum olmayacağını.” şeklinde sert bir cevap verdi.
Adama bak ya sanki sokaklarda ayılar gibi yürüme fikri benden çıktı.Belime baskı yapacak her türlü aktiviteden uzak durmamı, ağır taşımamı, uzun mesafeli yürüyüşler veya koşular yapmamamı önerdi. Birkaç tane de bu işe yaralı olacak egzersizler tavsiye etti. Lafı hiç uzatmadan çıktım oradan. Adam emeklemeden başladı, ağır taşımamayla bitirdi. Pazarlık biraz daha uzarsa işin sonu nereye gider acaba diye çok korktum.
Özet olarak bende birazcık disk kayması varmış ama şansımı zorlamazsam ilerlemezmiş. O yüzden de Fener gol attığında kendimi havalara atmaktan vazgeçtim. Durun bir dakika ya yanlış yazdım, Fener zaten gol atmıyor ki.
Ben, Karatay teyzemin
de söylediği gibi egzersizin de fazlasının zararlı olduğu görüşündeyim.
Teyzem, fazla egzersizin (süreci tamamlayabilmek için) insanın üzerinde ekstra
bir stres yarattığı görüşünde. Ayrıca birçok doktor da benim yaptığım gibi
kısa yürüyüşlerin haftada bir kere 15 km yürümekten daha yararlı olduğu
görüşünde. Bu, doktor amcaların görüşü; ben masumum.
4,0 km’lik minik
yürüyüşlerim bana yetiyor. Bazen denize bakıyorum, bazen inşaatlara, bazen de
sokaktaki insanlara. Simitçinin selamı, çiçekçinin günaydını, eczacının el
sallaması da benim için olayın başka bir güzel kısmı. Hadi ben şimdi 4,0 km’lik
yürüyüşümü yapmaya gidiyorum. Kim bilir belki bir gün bir yerlerde yollarda
karşılaşırız.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Kardiyoloğum’da yarım saat sıkı yürü yeter, hele çok soğuk havada hiç yürüme; idman’ın kralını yapsan sadece %15 pozitif etkisi var… dedi; ne derse o 🤣🤣
YanıtlaSildoktorlarımızı allah başımızdan eksik etmesin. kalp doktorları ve ortopedi doktorları Elinize emeğinize sağlık ortopedi uzmanı
YanıtlaSil