Pembeler, yeşiller,
kırmızılar her yerdeydi, hepsi de çok canlı, ışıl ışıldı. Aşk var diye vardı
bütün renkler. Sen ne yaptın? Aşkın kıymetini bilemedin, değerini anlayamadın, “Hep
orada ol, her zaman benimle ol” diyemedin; o da gitti.
Zannettin ki, aşk
gidince her şey rengârenk yerinde kalacak ama son dakikada sana bir de sürpriz
yaptı. Giderken her şeyi siyaha boyayarak gitti. Senin yüzünden bizim de
etrafımız karardı, her şey siyah artık…Gökyüzünün kararmasını kış şartlarına yüklemeye çalışma. Gökyüzü daha düne kadar güneşliydi, ılıktı, tertemizdi. Hatta umut doluydu. Bugünkü kapalı havanın nedeni sensin. Kara bulutlar gelmedi, senin kıymetini bilemediğin aşkın, bulutları siyaha boyadı. Onlar kara değil, siyah…
“Işığı kim söndürdü acaba?” diye düşünerek etrafına bakıp durma. Sen onun kıymetini anlamadın, karanlıkta kaldın. Işık söndürülmüş filan değil, sadece siyaha boyandı. Ben yapmadım, yanındayken değerini bilemediğin o güzel insan yaptı. Sen tahmin edemedin ama ampullerin hepsini siyaha boyadı. Odanın karanlığında beyaz duvarları da göremiyorsun artık, için sıkılıyor. Dışarı çıkman lazım, duvarlar üstüne geliyor ama bir minik ayrıntıyı atlıyorsun. O duvarlar da beyaz değil artık. Evet, doğru tahmin ettin, onları da siyaha boyadı giderken…
Oda karanlık, daha da kötüsü onun kokusu da yok artık. Oralarda bir yerde de değil. Giderse bu kadar umursayacağını, siyahlar bağlayacağını hiç düşünmemiştin ama gitti. Siyah montunu giyip, siyahlara yürüdüğü an, hiç gözünün önünden gitmiyor. “Neden gitme diyemedim?” diye şimdi kendine sormanın bir anlamı yok. Ortam siyah olmadan soracaktın. Gururun müsaade etmedi değil mi? O zaman şimdi al gururunu karşına, bütün gece karşılıklı fal bakın. Bakalım fallarda bir gelen, giden var mı?
“Ne fal bakması be kardeşim? “İçim daralıyor” diyorum, anlamıyor musun? İçime bir siyahlık çöktü”. Tamam, o zaman dışarı çıkalım ama hemen uyarayım, gökyüzü de siyah. Üstelik senin yüzünden bizim de içimiz daraldı, siyahlaştı. Ne demişler? “Bir aşkının kıymetini bilmeyenin, yedi mahalleye zararı vardır”. Maşallah seninki 17 mahalle oldu.
“Üzerindeki elbise
siyah mıydı? Of Allah’ım onu bile hatırlamıyorum. Hiç dikkat etmemişim. Durum
böyleyken, nedir benim içimi siyaha boyayan, umutlarımı, düşüncelerimi siyaha
çeviren? Güzel vakit geçiriyorduk, onunla sohbet etmeyi de çok seviyordum ama
gittiğinde her rengi siyaha boyayacağını hiç düşünememiştim. Çok sevmediğim
kahverengi bile yok artık hayatımda, her yer siyah…
Zaten çok sevmiyordun
ki, nedir bu karamsarlık? İlk önce kelimelerimizi doğru kullanalım; onun adı
karamsarlık değil, siyahlık. Acaba yanındayken kıymetini anlayamama durumu mu
vardı? Üzüntüden gözlerine siyah perdeler inene kadar ağlasan da faydası yok
artık, aşk gitti bir kere… Gecenin siyahlığına karıştı…
Aşk gitti. Renkleri de
yanında götürdü. Meğerse bütün renkler aşk var diye varmış. Aşk var diye gül
kırmızı, papatya beyazmış. Aşk var diye ağaç yeşil, gökyüzü maviymiş. Hele
Boğaz’ın suları; aşk var diye masmaviymiş. Aşk var diye, (sen bilmesen de) sen
ona aşıkmışsın. Belki de ilk günden beri, belki de ilk dakikadan beri. Belki de saçlarını her yöne sokuşturduğu için. Sen
bilmesen de, kalbin, miden zaten biliyormuş…Yanındakinin kıymetini bil, her yeri siyaha boyatma. Siyah zor bir renktir. Üstüne renk tutmaz. Beyazı bir çırpıda siyaha boyayabilirsin ama siyahın üstüne boyamak o kadar kolay değildir.
Üzülme renkler bir gün
geri gelecek ama o gün gelinceye kadar, uzunca bir müddet siyah kalacaklar…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...