Sevdiği kıza ulaşmak
için Amasya’da dağları deldiği söylenen arkadaşın öyküsünü hepiniz
duymuşsunuzdur. “Asil olmayana kız verilmez.” demişler ve bizim amcaya
çıkartmadıkları zorluk kalmamış.
Bu hikâye gerçekten
bu şekilde yaşanmış mıdır bilmiyorum ama ne zaman Tuzla'dan veya Gebze'den akşam trafiğinde eve dönüyor olsam benim aklıma
geliyor. Eskişehir’den iki saatte Gebze’ye gelip oradan da iki saatte eve gittiğim günleri de unutmadım.. Her seferinde kendi kendime “Adam dağları delmiş, bir başkası
da çölleri geçmiş, sen de alt tarafı Gebze’den/Tuzla'dan İstanbul’a gideceksin.” diyorum.“Amasya’ya su getiremezsen, kızı sana vermeyiz.” demişler, bizim âşık da delmiş de delmiş. Aslında “delmiş” dedim ama biraz sanki dağın etrafından dolaşmış gibi de bir görüntü var. Ankara Yüksek Hızlı Treni gibi bizim amcanın kanallar da dağların içinden geçmek yerine etrafından dolaşıyor. Hadi o zaman teknoloji yoktu; simdi ayarlıyorsun makinayı, neredeyse tüneli kendi başına yapıyor.
Bildiğim kadarıyla çok da bitirememiş ama elinden geleni yapmış. İranlı dostlarım bu öykünün kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Bence kime ait olduğundan ziyade, bu amcanın böyle bir işi göze alabilmesi olayın püf noktası.
İşte aşk tam da böyle bir şeydir; dağları da delersin, Gebze – İstanbul trafiğini de aşarsın. “Hangisi daha zor?” diye sormayın zira düşüncelerim trafiğin yoğunluğuna göre değişiyor. Bazen “Adamlar dağları delmiş, çölleri aşmış ben de otuz kilometrelik bir yolu gidebilirim” diye söyleniyorum; bazen de “Dağları delmek kolay, yiyorsa gelsin de cuma trafiğinde Gebze’den İstanbul’a gitsin” diyorum.
Benim tahminim bizim amcayı bir cuma akşamında Gebze Kavşağı’nda bıraksak ne yapacağını bilemez. Kimse arabasına almaz, toplu taşımaya binemez, ne yana yürüyeceğini bile bilemez. “Aşkın bu tarafta” diye bir yönlendirme levhası da olmayacağına göre orada öylece kalır. Amasya’nın boş alanlarında dağları delmek kolay, becerebiliyorsan gel de İstanbul’da tünel kaz. On beş cm kazmadan gelip götürürler vallahi.
Gebze, Tuzla tarafında
yaşayan birinin şehrin başka bir ucunda yaşayan bir kıza âşık olduğunu
düşünebiliyor musunuz? Yürümez o ilişki vallahi. Bu devirde, insanlar sevdiği
için karşı kaldırıma gitmeye üşenirken; İstanbul’da şehrin bir ucundan diğer
ucuna gitmek için deli gibi âşık olmak gerekir.
Deli gibi seviyorsan,
manyak âşıksan gözün ne mesafeleri görür, ne de trafiği. Açarsın müzik listeni,
sana onu hatırlatan bütün şarkıları dinleye dinleye gidersin. El âlem
Amasya’nın dağlarında Spotify olmadan dağları delmiş, “Vermediler” şarkısını
kendi kendine mırıldanmak zorunda kalmışsa, biz de “Bambaşka” dinleyerek
İstanbul’un öbür ucuna ulaşabiliriz.
Aslında düşündüğünüz
zaman; konu dağları delmek, çölleri geçmek veya trafiği aşmak değil; bunları
yapabilecek kadar karşındakini isteyebilmek. Deli cesaretin varsa hepsini
yapabilirsin. Tabii elmanın öbür yarısında da dağları delmeyi hak edebilecek
birilerinin olması gerekiyor. “Bu devirde artık böyle insanlar” yok demeyin.
Allah baba kaşınıza öyle birini çıkarır ki, bırakın dağları delmeyi, üç şeritli
gidiş geliş yol yaparsınız.Yüce rabbim herkesin karşısına Gebze trafiğini aşmak isteyecek kadar güzel ve özel insanlar çıkartsın.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder