Günaydın dostlar…
Evinize servis
çağırmakla hiç uğraşmayın. Geldikleri zaman size (genellikle) söyleyecekleri
iki tane sözleri var. “Bu makine çok eski” ya da “Bunu tamir etmeye çalışmak
yenisini almaktan daha pahalıya mal olur”.
Bu aletlerin veya
ekipmanların belli bir ömürleri olduğunun farkında olmakla beraber, her geçen
gün servisçilerin gözündeki ömürlerinin azaldığını düşünüyorum. Yirmi sene
dayanan buzdolaplarından vazgeçtik ama en az on yıl bizimle beraber yaşamalı.
Arkadaşlarım “Hurdaya atılan
her şey geri dönüştürülüyor” diyor ama ben o kadar emin değilim. Nedir bunun
oranı? En fazla %30-%40 seviyesindedir.
Bir başka arkadaş da
başka bir konuda daha değişik bir öneriyle geldi. Konunun özeti şu: Sen
yenisini al, ben bu makinayı bir müddet idare edecek şekilde kendi evimde 750
TL’ye tamir edip sana getireyim, sen de bunu internette 1.500 TL’ye sat.
Böylelikle ikimiz de 750 TL kazanmış oluyoruz.
Demek istiyor ki, bu
makinadan bir cacık olmaz ama istersen ben bunu başkalarına kazıklayabileceğin
hale getirebilirim. Allah çarpar vallahi. Tabii üstüne bir de bana yeni makine
girmiş olacak.
Eskiyi çöpe attırma konusunda
en gelişmiş olan birim de yazıcı üreticileri. Bu sektörde yazıcının bozulmasına
bile gerek yok. Mürekkep kartuşlarını ortadan yok ederek seni yeni bir yazıcı
almaya mecbur ediyorlar. Başka marka kartuş bulup takarsan da yazıcı hemen
homurdanmaya başlıyor. Elli tane laf söylüyor.
Yazıcı da gitti. Hem
de hiçbir suçu günahı yokken. Ne yapacağız? Yeni kartuşlara uyumlu yeni yazıcı
alacağız. Bana yedi yıldır çok iyi hizmet eden, hiçbir sorun çıkarmayan
yazıcımdan ayrılmak zorundayım.
“Beni neden çöpe
atıyorsun, ben sana ne yaptım?” diye sorduğunda ne diyeceğim? Gözlerinin içine
bakamayarak kaçamak cevaplar vermek zorunda kalacağım. Çöpe atmaya kıyamadığım
için, muhtemelen evin bir yerinde saklayıp toz toplayarak buruk gözlerle bana
bakmasını izleyeceğim.
Büyük bir kıskançlıkla
yeni yazıcıya bakacak. Haklı olarak “Onun yaptığı her şeyi ben de yapıyordum
ama suyumu vermediler” diyecek. “Ölmeden mezara koymak” denilen şey bu olsa
gerek. O ölmedi, onu biz öldürdük.
Üzülme be kardeşim;
senin hiçbir kabahatin yok, kabahat bizler de. Bugünkü kazancımız için yarını
yok etmeye bayılırız. Umarım sen de, diğer bütün zamansız öldürdüklerimiz de
bizi affedersiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…