Günaydın dostlar…
Çalıştığım yıllarda,
ülkenin dört bir tarafındaki dostlarıma ziyaret sözleri verdim. Emekli olduktan
sonra da bütün bu sözlerimi yerine getirmek üzere yollara düşüyordum ki, salgın
başladı. Hatta 2020 hedeflerime bile yazmıştım. Yurtdışında ve yurtiçinde
birçok ‘gezip görme, dostlarla zaman geçirme’ hedefim vardı. Urfa’dan
Kırklareli’ne kadar her yere gidecektim.
Kul kurdu, kader
güldü; Emin’in hedeflerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Bandırma’da deniz kıyısında
yiyeceğimiz yemek de yalan oldu. Bu dönem böyle olsa da, bunun bir sonu
olacağını da unutmayalım. Sevgili babam “Başlamak bitirmenin yarısıdır” derdi,
biz de başladığımıza göre yarıyı geçtik demektir. Sona doğru yol alıyoruz.
Sevgili Bekir, kurtardım zannetme. Yemek sözünün halen geçerli olduğunu bir
kere daha hatırlatmak istedim.
Bir deniz kıyısı yemek
sözüm de Sevgili Fatih’e vardı. Karadeniz’den ılık ılık rüzgâr eserken minicik
sarılmış karalahana sarmalarına kim hayır diyebilir ki? Bunu konuşmadık ama
herhalde gitmişken bana bir pide de yedirir diye düşünüyorum.
İzmir’deki dostlarımı
hiç yazmayayım, günlerce bitiremem. Hepsine ayrı ayrı sözüm var. İlk fırsatta
Allah’ın izniyle hepsini yerine getireceğim. Eskişehir, Ankara, Antalya, Adana
gibi şehirler için de durum çok farklı değil. Tarsus’ta Şelale’ye gitme sözüm
bile var. Eskişehir’e gitmeyeli 1,5 yıl olmuş, ara hiç bu kadar çok
açılmamıştı.
Hiçbirine küsemem;
zira çağırmayarak, ısrar etmeyerek gerçek dost olduklarını gösteriyorlar. Bu
zamanda kimse kimseye bir yere gitmek konusunda ısrar etmemeli. Sokağın durumu
ortada, ısrar edilecek bir ortam yok. Israrla bir yerlere sürüklediğiniz insanlar
iki gün sonra hasta olursa veya daha kötü şeyler başlarına gelirse bunun
vebalini nasıl taşıyacaksınız?
Bu günlerde, ısrarlarımız bir yerlere gitmek isteyenleri vazgeçirmek yönünde olmalı. Birbirini düşünen insanların yapması gereken budur. Ben “Hadi gidelim” desem, karşımdakinin “Salgın bu kadar yayılmışken kafayı mı üşüttün?” demesi lazım. Unutmayın ki, illa da her şeyi idarenin yasaklaması gerekmiyor. Allah hepimize akıl vermiş. “Evde çok sıkıldım” ruh hali bizi kısa sürede dünya liderliğine taşıdı.
Salgın her yerde,
Allah korusun hepimizin başına gelebilir ama herkesin vücut yapısı farklı.
Birimizin çok hafif geçirdiği bir hastalığı bir başkası çok ağır geçirebilir,
hatta hayatını kaybedebilir. Ucunda ölüm olan bir konu da insanların birbirlerini
ısrarla kalabalık ortamlara çağırmasını şaşkınlıkla izliyorum.
Bir şey olur ve oluyor
da. Her gün yüzlerce insan boşuna ölmüyor. Onlar da zamanında bir şey
olmayacağını düşündüler. Kimse bile bile gidip de salgına yakalanmaz. Unutmayın
ki, dün kaybettiğimiz insanlar 15 aydır bu salgından yakalarını kurtarmayı
başarmış insanlardı. Hepsinin mekânı cennet olsun.
Dostlar her şey
ortada. Herkes durumu benden daha iyi süzebilir. Israr etmek yerine “Evde kal
dostum” denilmesi gereken günlerden geçiyoruz. Bir gün bu işler bittiğinde hep
beraber sokaklara dökülür, hatta hiç içeri girmeyiz ama henüz o noktadan çok
uzağız. Bu işin sonunda hastalık var, sıkıntı var, ölüm var.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...