Her gün birçok şey görüyoruz, birçok şey duyuyoruz, birçok şey yaşıyoruz. Bir kısmına katılıyoruz, bir kısmı da hiç aklımıza yatmıyor. Hatta bir kısmından da nefret ediyoruz. Aynı düşüncede olsam da, olmasam da birçoğunun neden yapıldığını ve arkalarındaki hikayeleri anlayabiliyorum.
Az
anlıyorum, çok anlıyorum ama anlıyorum. Anlamadığım tek şey, yeşil düşmanlığı.
Her sabah
yeni bir yeşile saldırı haberiyle uyanıyoruz. Zaten kıç kadar yeşil alanı olan
bir ülkede, büyük bir süratle yaşanan yeşil alanları yok etme yarışını bir
türlü anlayamıyorum. Bir bakıyorsun Gezi Parkı’nda bir ağacın kökleri dışarı
çıkarılmış, bir bakıyorsun zeytinlikler kesilmiş, bir de bakıyorsun Validebağ
korusuna iş makinaları girmiş.
Nedir bu
yarış ben anlamıyorum. Anlayan varsa bana da anlatsın.Deniliyor ki, bunun nedeni rant kavgası. Öyle bile olsa, az miktardaki yeşil alandan başka rant sağlayacak başka yer kalmadı mı? Ya da en değerli araziler bu yeşil alanlar mı?
Ülke çorak, ülke kuru ve çok yakında susuz kalması beklenen ülkelerin başında geliyor. Bütün bu gerçekleri bile bile, nasıl yeşil alanları süratle yok ettiğimize inanamıyorum. Çok yakın gelecekte, su dünyadaki en pahalı emtialardan biri haline gelecek. Bu gerçek gözümüzün önündeyken, ülkeyi çorak ve susuz bırakma çabası ne içindir?
Anadolu’nun birçok bölgesinde kilometrelerce gidiyorsunuz ve bir tek yeşil alana rastlamıyorsunuz. Bölgelerin birçoğunda doğru dürüst bir yeşillik kalmamış. Her zaman güzel yeşil ormanlarından söz ettiğimiz Doğu Karadeniz’in bile görüntüsü korkunç. Çarpık yapılaşma her şeyi almış götürmüş. Her hangi bir yerde bir tepeye çıkıp ta sahile doğru bakarsanız ne kadar çirkin bir görüntü olduğuna şahit oluyorsunuz.
Güneydeki,
turistik bölgelerdeki ormanlarda tek tek yok oluyorken, bu ülkeye nasıl yağmur
yağacak. Benim balkondaki saksılar mı çekecek yağmur bulutlarını?
Bu konudaki
kangren olmuş konular yılda iki kere yemeklerden önce karşımıza çıkarılıyor.
Gezi Parkı, Göztepe Parkı, gibi konular hiç gündemden düşmüyor. Yıllardır
insanlar her gün bir yerlerde yeşil koruma telaşına düşüyorlar. Ülkede, ağaçları
koruma seferberliği yapmamış insan kalmadı. Daha iki gün evvel, Sarıyer
ormanlarını korumak için çağrı yapıldı.
Gezi parkı
demişken, konunun yeniden hafif, hafif ısıtılması da enteresan bir gelişme.
Konu Topçu Kışlası’nın yeniden gündeme gelmesi çabalarımı,
yoksa herkes Gezi Parkı’na fokus olmuşken, başka bir konu mu gündeme gelecek,
onu da Allah bilir. Belki de, bir de kış şartlarında deneme süreci planlanmış
olabilir. Yazın insanların sokağa çıkıp uzun saatler sokakta kalması mümkün ama
kışın daha zor.Her arkamızı döndüğümüzde yeni bir yeşil alan yok ediliyor. Sadece rant kavgası yüzünden gelecek nesillerin yaşamı ipotek altına alınıyorsa, “Yazıklar olsun diyorum.” Başka da bir şey demiyorum…
Çocuklarım,
torunlarım bana, “Neden iki ağaçta bizler için bırakmadınız?” diye
sorduklarında, onlara ne cevap verebileceğimi gerçekten bilmiyorum.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder