Mustafa Kemal Atatürk’ün bedeni 10 Kasım 1938’de, saat 09.05’de bu fani dünyaya veda etmiş ve milletimizi büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Bu fiziksel bir veda olmakla beraber, ruhsal veda hiçbir zaman olmamıştır ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Her insan bir gün ölecektir ama fikirler hiçbir zaman ölmez.
Kalplerdeki
büyük sevgi, saygı ve bağlılığı yerinden kimse çıkartamaz. Atatürk’ü gerçekten
anlayan herkesin bu yöndeki inancı tamdır. Konu ne olursa olsun, başka
parametrelerin baskısının karanlığı altında değil, Samsun’dan doğan güneşin
pırıltısı altında değerlendirilmelidir. Yapılan her yorum, her ne yönde olursa olsun,
kulaktan duyma bilgilerle değil; gerçekten bilerek yapılmalıdır.
Hayatını bu
milletinin bağımsızlığına adayan Mustafa Kemal’in ölümü, sömürge altında
yaşayan diğer bütün milletleri de derinden etkilemiş ve üzmüştür. Atatürk,
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
kurulmasında büyük paya sahip olmasının yanında, dünya üzerinde bulunan geri
kalmış, ezilmiş halkların da örnek aldığı ve kendilerine bir umut penceresi
açmalarına neden olan bir liderdi. Atatürk sadece bu ülkenin lideri değil, bir
dünya lideriydi.
Atatürk’ün
fikir ve düşünceleri etrafında toplanmış olan bizlerin; sadece 10 Kasım’da,
29 Ekim’de değil, onu daha iyi anlamak ve bırakmış olduğu Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'ne her zamankinden daha çok sahip çıkabilmek için her ortamda
çok çalışması gerekmektedir. Ülkemizi, ulu önderin de istediği gibi daha modern
bir hale getirmek, refah seviyesini arttırmak elbette ki bu topraklar üzerinde
yaşayan herkesin en büyük görevi olmalıdır. Unutmayalım ki bu ülkeyi en çok sevenler,
“Bugün ben ülkem için ne yaptım?” sorusunu kendine sorabilenlerdir.Son zamanlarda, “Atatürk mükemmel bir insan değildi.” gibi sözler okuyorum. Tabii değildi. Böyle bir söze karşı çıkan da zaten ilk kendisi olurdu. Aynı dönemde yaşamadık, beraber kahve içemedik (keşke içebilseydik) ama Atatürk’ün de böyle bir iddiası olduğunu hiç zannetmiyorum. Tanrı'nın kullarının hiç birinin mükemmel olmadığı gibi Atatürk de mükemmel değildi.
Konumuz
zaten Atatürk’ün 100 metreyi kaç saniyede koştuğu değil. Konumuz; büyük bir
vizyon sahibi, kocaman kalpli, cesur, halkını düşünen, ileri görüşlü bir
insanın askeri dehası ve liderlik vasıflarıyla imkânsızı başarmış olmasıdır.
Yokluklar içinde iç ve dış mihraklara karşı verilen bağımsızlık savaşıdır.
Şöyle yapalım, böyle yapalım demek kolay ama gerçekten bir şeyler yapmak, elini
taşın altına koymak zor bir iştir.
Amaç
Atatürk’ün başarılı olamadığı konuların listesini yapmak değil. Amacımız
araştırmak, okumak ve öğrenmek. Amacımız Atatürk hakkında yazılanlardan önce en başta, Atatürk’ün, kendi yazdıklarını, kendi söylediklerini okumak ve anlamak
olmalıdır. Gerçekten anlamak! Anlamıyorsan anlayana kadar tekrar okumak…
10 Kasım
gününü, yalnızca Atatürk’ün ölüm yıldönümü olarak değil, Büyük Önder’in fikir ve
düşüncelerinin hiçbir zaman ölmeyeceği gerçeğinin de yıldönümü olarak da
görmeliyiz. Atatürk’ün yüzünü görmek muhteşem olurdu ama fikirlerini anlamak, hedeflerini görebilmek, ilkelerini benimsemek onu çok daha fazla mutlu ederdi. Bunları gerçekten anladığımız zaman ve bu uğurda çalıştığımız zaman, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti her zamankinden daha kuvvetli ve daha modern bir ülke konumuna gelecektir.
Rahmetli Cem Baba'nın dediği gibi “Sevgili gençler ve her zaman genç kalanlar, Ata'mızın kutsal emaneti olan bu cumhuriyet sizlere emanet.”
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Mustafa Kemal ler tükenmez..
YanıtlaSil