Dün sabah
arkadaşlarımdan birinin paylaştığı “Almanlar daha az çalışmalarına rağmen neden
daha başarılı oluyorlar?” konulu yazıyı gördüm ve bu konuyla ilgili görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istedim.
Beraber çalıştığımız dönemlerde sabah 6.30’da buluşmak ve günlük çalışmaları değerlendirmek için sözleşirdik ve her sabah 6.30’da benim odamda hazır olurdu. Bir kere bile aksatmadı. Çok çalışkan ve çok iyi niyetli bir insandı ama tam bir robot gibiydi. Her işi planlı ve dakikti.
Zaman zaman çalışmalar kapsamında diğer ülkelerden bilgiler isterdik ve şu tarihe kadar yollayın, derdik ancak herkesin bildiği gibi bizim coğrafyamız dünyanın en planlı ve en dakik bölgesi değil. Ülkelerden bilgiler zamanında gelmediği zaman aklı almıyordu. "Bugün burada bu bilgilerin lazım olduğunu bile bile nasıl yollamayabiliyorlar?" diye bana soruyordu.
Yine böyle bir sabah sohbeti yaparken ben de ona “Almanya’da okullar çocuklara ev ödevi veriyor mu?” diye sordum. “Hem de çok fazla verirler.” diye cevap verdi. Peki, “Çocuklar ödevlerini yapmadan okula giderlerse ne olur?” dedim. O da bana “Niye?” diye cevap verdi. Doğru, niye yapmasın. “Canı istemedi, bütün gece oyun oynadı, ertesi sabah da ödevlerini yapmadan gitti okula.” diye cevap verdim. “Öyle şey olmaz, okulda büyük sorun olur, kimse sınıf arkadaşlarının ve öğretmeninin önünde öyle bir duruma düşmek istemez.” diye yanıtladı.
Kesinlikle olamayız. Dalga geçmeden çalışmak çok önemli bir parametre olmakla beraber başarı için gerekli olan tek parametre değil. Yaratıcı düşünce, etkili çalışma, araştırma, öğrenme, kolaya kaçmama gibi birçok parametre de başarının olmazsa olmazlarından.
Almanlar
haftada otuz beş saat çalışıyor. Biz çalışıyoruz haftada kırk elli saat. Hele yönetici
filansan elli altmış saat. Evden çalışmaları ve bütün gece akıllı telefonlardan
e-mail okumayı da bunun dışında tutuyorum. Durum böyleyken neden bizden daha
başarılılar.
Buradaki
kilit kelime “çalışmak”. İşyerinde bulunmakla çalışmak arasında büyük fark var.
Ben Almanya’da yaşamadım ama iş ortamında çok ciddi şekilde çalıştıklarını defalarca gördüm. Bizim gibi kahvaltı ederek, gazete okuyarak, sohbet ederek,
sosyal medyada dolaşarak, dedikodu yaparak vakit kaybetmiyorlar.
Aylarca beraber
çalıştığımız bir danışman firmasındaki Almanlara, “Siz işyerinde sosyal medya
sitelerine girebiliyor musunuz?” diye sormuştum, adamcağız da bana “Bilmem.”
demişti. O kadar çalışkan ve dakik bir insandı ki cevabının samimiyetine
inanıyorum. Kesinlikle aklına gelip de bir kere bile denememiştir.Beraber çalıştığımız dönemlerde sabah 6.30’da buluşmak ve günlük çalışmaları değerlendirmek için sözleşirdik ve her sabah 6.30’da benim odamda hazır olurdu. Bir kere bile aksatmadı. Çok çalışkan ve çok iyi niyetli bir insandı ama tam bir robot gibiydi. Her işi planlı ve dakikti.
Zaman zaman çalışmalar kapsamında diğer ülkelerden bilgiler isterdik ve şu tarihe kadar yollayın, derdik ancak herkesin bildiği gibi bizim coğrafyamız dünyanın en planlı ve en dakik bölgesi değil. Ülkelerden bilgiler zamanında gelmediği zaman aklı almıyordu. "Bugün burada bu bilgilerin lazım olduğunu bile bile nasıl yollamayabiliyorlar?" diye bana soruyordu.
Yine böyle bir sabah sohbeti yaparken ben de ona “Almanya’da okullar çocuklara ev ödevi veriyor mu?” diye sordum. “Hem de çok fazla verirler.” diye cevap verdi. Peki, “Çocuklar ödevlerini yapmadan okula giderlerse ne olur?” dedim. O da bana “Niye?” diye cevap verdi. Doğru, niye yapmasın. “Canı istemedi, bütün gece oyun oynadı, ertesi sabah da ödevlerini yapmadan gitti okula.” diye cevap verdim. “Öyle şey olmaz, okulda büyük sorun olur, kimse sınıf arkadaşlarının ve öğretmeninin önünde öyle bir duruma düşmek istemez.” diye yanıtladı.
Aradan biraz
zaman geçti, adamcağızın aklına takılmış herhalde, “Türkiye’de oluyor mu böyle
şeyler?” diye bana sordu. “Ara sıra oluyordur tabii.” diyebildim. Nasıl
deseydim “Her gün oluyordur.” diye?
Amerika’da
çok uzun süre yaşamış bir insan olarak onların bizden çok daha disiplinli ve
etkili çalıştıklarını biliyorum. Zaman zaman Almanlarla çalışmış ve defalarca
Almanya’da bulunmuş bir insan olarak da Almanların Amerikalılardan çok daha
disiplinli ve yoğun çalıştıklarını biliyorum. Anlayacağınız bizim bu seviyelere
gelebilmemiz için daha on fırın ekmek yememiz gerekiyor.
İşin doğrusu on değil yüz fırın da ekmek yesek yine olmaz. Doğal olarak burada sorulması
gereken soru “Biz de Almanlar gibi otuz beş saat çok disiplinli çalışsak biz de
onlar kadar başarılı olabilir miyiz?”Kesinlikle olamayız. Dalga geçmeden çalışmak çok önemli bir parametre olmakla beraber başarı için gerekli olan tek parametre değil. Yaratıcı düşünce, etkili çalışma, araştırma, öğrenme, kolaya kaçmama gibi birçok parametre de başarının olmazsa olmazlarından.
Bizin
fabrika ayarlarımız kısa yoldan iş bitirme, çabucak zengin olma, günü
kurtarma, sabırsız davranışlar, kaliteden çok işlevsel yönüne odaklanma gibi
güncel parametrelere ayarlanmış olduğu için Almanya ve benzeri ülkelerin
yakaladığı başarıları yakalamamız mümkün gözükmüyor.
Bu tip bir
başarı için kafa yapımızdan yaşam tarzımıza kadar her şeyin değişmesi gerekir.
Bizim gibi sonuç odaklı milletler, Almanların önem verdiği parametrelere değer vermek için biraz fazla
akıllılar.Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Fazla aklın zararları
YanıtlaSilSokak zekamızın üstüne yoktur. 😀😀
Silama Almanlar bizi kıskanıyor :)
YanıtlaSilYıllar önce Antalya’da tanıştığım bir Alman, “Rahatlığınızı çok kıskanıyorum.” demişti. Çatlasınlar 😀😀
Silİmrenmemek elde değil
YanıtlaSilHer şey o kadar düzgün ve planlı ki denetim mekanizmaları da yerinde olunca bütün sistem saat gibi işliyor.
Sil