Allah hiç kimseyi
Suriyelilerin durumuna düşürmesin.
Evini barkını terk
ederek, minik oyuncak bebeğini bile yanına alamadan yurtsuz kalmanın nasıl bir
duygu olduğunu, Allah hiç kimseye göstermesin. Vatanı olmayanın başına neler
geldiğini, son 3-4 yıl içinde binlerce defa izledik.
Suriye’ye defalarca
gitmiş bir insan olarak bu konudaki fikirlerimi geçmiş yazılarımda
belirtmiştim. İnsanlık adına, komşuluk adına bu kardeşlerimize elimizden gelen
her türlü yardımı yapmalıyız. Sosyal platformlardan yorumlar yaparak, bizlerin
Suriyelilerin yaşadığı acıyı anlaması mümkün değildir.
Suriyeliler gerçekten
acıklı bir durumda. Çoluk çocuk o ülkede, bu ülkede sefil oldular. Şanslı olanlar,
bağlantıları olanlar, parası olanlar kendini kurtardı ama birçoğu çok zor
durumda. Gittikleri ülkelerde (bizim ülkemizde dâhil olmak üzere) başlarına
gelmeyen kalmadı. Çocuk kaçırmadan tutun da, tecavüze, cinayete kadar her şeyi
yaşadılar.
Biz de Türkiye olarak
çok düzenli bir şekilde olmasa da, elimizden geldiği kadar onlara yardım etmeye
çalıştık ve halen de çalışıyoruz. Bu trajedi sona erene kadar da bu yardıma
devam etmeliyiz.Nasıl bu hallere geldiğimiz filan apayrı bir platformda tartışılması gereken konular diye düşünüyorum. Sokağın gerçeği, yaşanan insanlık dramının sebeplerini önemsemiyor. Sokak acımasız ve zayıf olanı yutuveriyor.
Dile kolay, tam 3 milyon Suriyeli geldi. Belki de daha fazla. Doğal olarak, bu kadar büyük bir grup gelirken, bunların içinde her türlü insan da geldi. Sınırlarımıza yığılmış milyonlarca insanı teker teker araştırarak içeri almak mümkün olmadı. Aç, susuz, perişan insanları daha fazla sınırda bekletemezdik.
Suriyelilerle beraber o sınırdan iti, kopuğu, uğursuzu, katili, teröristi, hırsızı da sınırdan girmedi mi? Girdi tabi ki. Hem de yüksek sayılarda girdi. Bu şekilde girenlerin her biri ayrı ayrı bir risk taşımaktadır ama belli bir sayıda arzu edilmeyen cins içeri girdi diye bütün Suriyelilere husumet besleyemeyiz.
Suriyeliler geldi mi?
Geldi. Yardım etmeli miyiz? Kesinlikle…
Peki, sorun nerde?
Sorun işin hassasiyetinde. Burası dünyanın en zengin ülkesi değil. Bizim de
Orta Avrupa ülkeleri gibi kişi başı gelirimiz 35,000 Avro seviyesinde olsaydı,
herkes refah ve bolluk içinde yaşasaydı; Suriyeliler için yapılan hiçbir şey
insanlara batmazdı.
Ama sokağın gerçeği
öyle değil. “Şu kadar büyük bir ülkeyiz, bu kadar büyük bir ülkeyiz” laflarını
boş verin. İşin gerçeği biz fakir bir ülkeyiz. Kâğıt üzerindeki rakamlar ne derse
desin, halkımızın büyük bir kısmı çok zor şartlarda zar zor geçiniyor. Yolu
bile olmadığı için ulaşılamayan şehit evlerinin görüntüleri halen gözümüzün
önünde. Çocuk vatanı için canını vermiş, ailesi muşamba ile korunmuş, soğuk bir
evde yaşam mücadelesi veriyor.
Bunlar gibi binlerce
örnek verebiliriz. Ayakkabıları parça parça olmuş dededen tutun da, çıplak
ayaklı çocuklara kadar bütün görüntüler hafızamızda. Geri zekâlı da değiliz,
vicdansız da değiliz. Hiçbirini unutmadık zira hepsi biz de derin yaralar
bıraktı.Şimdi, sen tutar da böyle bir ülkede, şunu yapacağım, bunu yapacağım dersen insanları yaralarsın. Bu ülkede çok fazla çile çeken insan var. Çok fazla ortada kalmış aile var. Çok fazla gözü yaşlı çocuk var.
Zor hayat şartlarında yaşayan bu kadar çok insan varken, bu gruplardan sadece bir tanesine bir takım imtiyazlar sağlamaya çalışmak, diğerlerini derinden yaralar ve kızdırır. Suriyeliler bu ülkede çile çeken gruplardan sadece bir tanesidir. Yarı bitmiş inşaatlarda, naylon kaplı camların arkasında üşüyenler sadece Suriyeliler değiller, bizim insanımız da üşüyor, bizim insanımızda akşam aç yatıyor…
Ben mazlumlara,
sıkıntı çekenlere yardım edeceğim dediğin zaman, hepsine birden (Suriyeliler de
dâhil olmak üzere) yapabiliyorsan yap, yoksa yapma. Fakir bir ülkede sadece bir
kesime ayrıcalık yapamazsın. Hele de o kesim bu ülke de en az emeği olan
grupsa…
Suriyelilerin
yarattığı sorunlar ve agresiflikler son zamanlarda arttı. Başta da belirttiğim
gibi, onların içinde de bambaşka hedefleri olan insanlar var. Unutmayın ki,
kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış bir insan, her şeyi yapabilir…
Suriyelileri elimizden
geldiği kadar misafir edelim, verebileceğimiz her türlü maddi, manevi desteği
verelim ama asıl hedefimiz Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması yönünde
çalışarak, bir gün onların sağ salim evlerine dönmelerini sağlamak olmalıdır…
Zaten sorduğunuz
zaman, onlar da bunu istiyorlar…
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Yazdıklarınıza katilmakla birlikte, özellikle gelenler içinde, ülkesi için mücadele edebilecek o kadar çok insanı gördükçe içimden hiç yardım etmek gelmiyor.
YanıtlaSilYazdıklarınıza katilmakla birlikte, özellikle gelenler içinde, ülkesi için mücadele edebilecek o kadar çok insanı gördükçe içimden hiç yardım etmek gelmiyor.
YanıtlaSil