Son birkaç gündür
yaşadığımız sıkıntılı günleri Allah bir daha kimseye yaşatmasın. 2 tane jetin
bir gece boyunca Ankara, İstanbul semalarında dolaşması bütün kimyamızı bozdu.
Üstelik %99 ihtimalle bir şey atmayacağını da biliyorduk. Bir de yıllarca, her
gece bu tip ortamlarda uyuyan zavallı insanları ve çocukları düşünün.
Nereden gelirse
gelsin, darbe ve benzeri eylemleri tasvip etmemiz mümkün değildir. Her darbe
ülkeyi sıkıntıya sokmuş ve yıllarca geriye götürmüştür. 36 yıl sonra yeniden
ismi darbelerle anılan bir ülke konumuna düştük. Her ne maksatla yapılmış
olursa olsun, bu tip bir teşebbüsün çok uzamadan sonlandırılması ülkemiz için
bir kazançtır. Dışarıya bu kadar bağımlı yaşayan bir ülkenin bu tip haberlerle gündeme gelmesi, ne finansal açıdan, ne de turizm gibi konular için, hiç de şık bir tablo değildir. Siz olsanız böyle bir ülkede yatırım yapmak ister miydiniz?
Benim anlamadığım kısım, bu işle ilgili matematiğin tutmuyor olması. Dün akşam televizyonda izlediğime göre 70 tane general gözaltına alınmış. Bu gerçekten de çok yüksek bir rakam. Bunlar emekli insanlar filan da değil. Şu anda ordularımızı yöneten komutanlar.
Komutanlar demişken,
kuvvet komutanlarının bu işe karışmamış olması da, bu işin çok büyümeden sonlandırılmasındaki
en büyük parametrelerden bir tanesidir.
70 tane generalden söz
ediyoruz. Bunlar tugayları, tümenleri, kolorduları ve orduları komuta eden ve
emirlerinde 100,000’lerce asker olan insanlar. Nasıl oluyor da, emrinde bu
kadar çok asker olan insanlar, 75 milyonluk bir ülkede, 780,576 km2 topraklarda
2000-3000 askerle darbe yapmaya kalkıyorlar? Matematik tutmuyor.
Matematik tutmadığına
göre amaçları neydi? Görülüyor ki amaçları, belirli parametreler doğrultusunda 1
gecelik bir korku ve kargaşa yaratmaktı. Böyle bir ortamdan kim nemalanır,
kimin işine yarar gibi detayları; bu konuları iyi süzerek doğru analizler
yapabilecek olan amcalarıma, teyzelerime bırakıyorum. Kim bilir, belki de bu işin içinde 70 tane general yoktu ama “biz şimdilik alakalı olabileceğini düşündüğümüz herkesi gözaltına alalım, sonra yaşını, kurusunu ayırırız” gibi bir mantık yürütüldü. Suçlular, adalet karşısında hesap vermeli ama böyle bir çalışma, suçlu suçsuz herkesi tasfiye etme sürecine de dönüşmemeli.
Çok zor saatlerden
geçtik. Bu süre içinde birçok insan tarafından çok ciddi suçlar işlendi. Asker,
polis, vatandaş, dost, düşman ayrımı yapılmadan bütün suçluların adalet önüne
çıkarılması hepimizin vicdanının rahatlamasını sağlayacaktır.
Yaşananların adına ne derseniz deyin, bu tip girişimler bu ülkeye zarar vermekten
başka hiçbir işe yaramaz. Bir takım şahsi menfaatler için, bir takım kalkışmaların
içinde olanlar da, hangi kesimden olurlarsa olsunlar, muhakkak ve muhakkak bir
gün adalet önünde hesap vereceklerdir.
Çok zor bir geceyi,
olabilecek en az (kötünün iyisi) zararla atlattık. Tabi ki bu durumdan mutluyuz
ama yüzlerce insanımızın öldüğü bir süreçte de bayram havasına giremeyiz. Daha
insanlar toprağa verilmeden, unuttuk mu hepsini? Eskiden günlük düşünürdük,
artık saatlik düşünen bir toplum mu olduk? Kaybettiklerimizin hepsinin mekânı
cennet olsun.Ne yaşadık? Bu bir darbe teşebbüsü müydü yoksa başka bir şey miydi? Belki de, “biz hele bir sokağa çıkalım, nasıl olsa birileri arkamızdan gelir” umuduydu. Kim bilir, belki de bir intihar yöntemiydi. Her ne yaşadıksa, bu yaşananların ülkemize bir yarar getirmediği kesin. Etrafımdaki insanların birçoğu halen çok tedirgin ve umutsuz…
Her kesimin bu
yaşananlardan kendine bir ders çıkarması gerekiyor ama ben bu yaşananlardan bir
gram bile ders çıkartabileceğimizi düşünmüyorum. Tek umudum özgür basının ne
kadar önemli bir konu olduğunu anlamış olmamız…
Her şeyin işine
geldiği kadarını, işine geldiği süre kadar anlayan bir toplum olduğumuzu
bildiğim için de, o konuda da çok umutlu değilim.
Allah, vatanımızı,
milletimizi içeriden ve dışarıdan gelecek her türlü tehlikeye karşı korusun ve
kimseyi doğru yoldan ayırmasın.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder