“Bir şeyler oluyor aşk
tadında” sözlerini duyunca hemen kulak kesildim. Sizlerin de bildiği gibi “Aşk
Tadında” bizim Eti’nin çok güzel bir ürünüdür, aynı zamanda da Fatma Turgut’un
çok güzel bir şarkısıdır.
Zaten bir şeyin aşk
tadında olup da güzel olmaması da mümkün değildir. İster bir şarkı olsun, ister
güzel bir gofret, ister melek gibi bir yüz; tadına doyamazsın. Çok istersen,
gofreti yerken şarkıyı da mırıldanabilirsin.Avrupa’da çok yaygın olan sokak çalgıcıları kültürünün son yıllarda bizim ülkemizde de yayılıyor olması çok hoşuma gidiyor. Çeşitli vesilelerle veya spor amaçlı çok fazla Cadde’de yürüyen bir insan olarak, sokak müzisyenlerini görmeyi ve dinlemeyi çok seviyorum.
Yıllardır bu arkadaşları dinlerim, üstelik son yıllarda sayıları da çok arttı ama bugüne kadar Fatma Turgut şarkısı söyleyen bir arkadaşa hiç rastlamamıştım. Fatma Turgut benim listemde bambaşka bir yerdedir. İster Model şarkıları olsun, ister kendi şarkıları hepsini zevkle dinlerim.
Cadde’de “Aşk Tadında” şarkısını söyleyen minicik bir kızdı. Üniversiteye giden bu kızcağız, Fatma Turgut seviyesinde olmasa da, Fatma Hanım’ın komşusu olabilecek bir seviyede söylüyordu. Kendisini sözlü olarak kutladım, buradan da bir kere daha kutluyorum.
Üniversite öğrencilerinin bu şekilde müzisyenlik yapmalarını ve kendilerine bir ek gelir sağlamaya çalışmalarını çok takdir ediyorum. Her şekilde de desteklemeye çalışıyorum. Her zaman farklılıkları seven ve “Aşk farklılıktır” görüşüne inanmış bir insan olarak, farklı olanı yapmaya çalışanları takdir ediyorum.
Adımlarını sayarken
karşına çıkan bir şarkı, bir anda sana Doktorlar Lokali’ni veya Barlar Sokağı’nı
hatırlatabiliyor. Kafanı dağıtıyor, bir anda seni bambaşka bir yere götürüyor.
Her şarkının bir hikâyesi vardır. Belki olduğun yerleri hatırlatıyordur, belki
de olmak istediğin yerleri.
Caddebostan’da ut
çalarak şarkı söyleyen teyzeyi de ilk defa gördüm. Onun da ayrı bir farklılığı,
ayrı bir tadı vardı. Evinin oturma odasında çalıp, söylüyormuş gibi bir hali
vardı. Zaten de güzel olan, doğal ve samimi tavırlarıydı.
Sokak çalgıcılarının
artması benim hoşuma gidiyor. Belki rahatsız olan dostlarımız da vardır. Beni
rahatsız eden tarafı da, bu yöndeki artışın ekonomik sıkıntılardan
kaynaklanıyor olması. Üniversite için harçlığını çıkarmak ayrı bir şey, bugünün
pahalılık fırtınasında geçinemediği için gitarını, bağlamasını alıp sokaklara
çıkmak ayrı bir şey.
İnsanlar ek gelir
peşinde. Hem sevdiği bir enstrümanı çalıyor, hem de evine üç, beş kuruş ekstra para
götürmeye çalışıyor. Udi teyzemin de minicik bir torbası vardı. Gitar
kutularının kaldırımın yarısını kapladığı bir ortamda, sanki teyzem utanarak o
torbayı yanına koymuş gibi duruyordu. En azından ben öyle hissettim, zira ilk
bakışta görünmüyordu bile.
Cadde müzisyenlerle
dolu ve hepsi de kabiliyetli insanlar. Plak çalmayı bile zar zor beceren bir
insan olarak hepsini çok takdir ediyorum. Yürüyüşlerimde bana renk katıyorlar.
Bazen aşk tadında olur, bazen de rahmetli Dilber Ay’ın söylediği gibi tavuklar
pişebilir. Benim için hepsi olur.Sokaklar bu işin mutfağıdır. Buralardan yetişmiş ve çok meşhur olmuş birçok sanatçı var. Bütün gün sosyal medyada resim kovalamaktansa, bir müzik aleti çalıp hem kulağa hoş gelmek, hem de cebe hoş gelmek! Neden olmasın?
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...