Yıllar önceydi, küçük bir
kız büyük bir sevgi ile koşup daha büyük bir sınıftaki ablasına sarıldı. Biraz
üzgündü, biraz buruktu. Ablası da ona sarıldı ve büyük bir içtenlikle teselli
etmeye çalıştı. Abla kardeş bir müddet öylece kaldılar.
Sarılmayı
görmeliydiniz. Böyle bir ablalık yok, böyle bir sahip çıkma yok. Daha üst bir
sınıfta okuyan kendi ablası zannetmiştim. Aralarında hiçbir bağ olmadığını
duyunca çok duygulanmıştım ama daha sonra düşündüğümde aslında aralarında çok
büyük bir bağ olduğunu anladım.
Onların aynı kandan,
aynı candan çıkmaları gerekmiyordu; onlar Darüşşafakalıydı. Bu hiçbir yerde
göremeyeceğimiz bambaşka bir bağlanma şekli, hatta bir yaşam şekli.
Galatasaraylıları, Askeri Okulları, diğer okulları hepimiz bilmekle beraber; Darüşşafaka yaşam şeklinin, Darüşşafaka bağlılığının bambaşka bir şey olduğunu
da biliyoruz.Minicik bir kız dudakları düşmüş bir şekilde Darüşşafaka ablasına koşarken “O benim ablam değil.” diye düşünmüyor. Minik kalbinde o ablanın onu bağrına basacağını biliyor. “Yaşayan bilir.” derler ya, Darüşşafakalı olmayı da yaşayan bilir.
Öyle bir yuva ki burukluklarla, sıkıntılarla, üzüntülerle başlayan yolculuklar; hiç bilmedikleri,
hiç tanımadıkları dostlar tarafından desteklenip büyük bir sevgi yumağı haline
dönüşüyor.
Bu camiadan yolu
geçmiş çok fazla arkadaşım, dostum var. Sevgili Bengi abla ve Taşkut ağabey de
bu okulda yıllarca öğretmenlik yaptılar. Bütün dostlarımda gördüğüm hep aynı
bağlılık. Birisi için “O da Darüşşafakalıymış.” dediğiniz zaman akan sular
duruyor. Fabrika ayarlarını hemen kardeşlik düğmesine çeviriyorlar.
Elimden geldiği kadar,
yapacağım bağışları bu aileye yapmaya çalışıyorum. Miktar önemli değil. Kim
bilir belki de bugün doktor olan, hakim olan, bursla Amerika’ya, Kanada’ya
giden kardeşlerimizin yaşamında bir kum taneciği kadar benim de katkım
olmuştur. Bu duygu bana yetiyor, başka hiçbir beklentim yok.
İster kurban karşılığı
olsun, ister zekât veya fitre. Bu aile bizim bağışlarımızla ayakta duruyor ve
çok güzel işler yapıyor. Yıllardır bu camiayı bilirim, çok fazla eşim, dostum,
arkadaşım var; hiçbir zaman “Paraları ziyan ediyorlar.” hissine kapılmadım.
Para olmadığı zaman
hiçbir şey olmuyor. Günümüzde nefes bile alsanız para gerekiyor. Darüşşafaka
Cemiyeti’nin de çok büyük bağışçıları var ama inanın bizlerin göndereceği
bağışlar da en az onlarınkiler kadar önemli. Birilerinin onları düşündüğünü ve
ellerinden geleni yaptığını bilmek, o ailedeki kardeşlerimiz için en az işin
maddi boyutu kadar önemli.
Çok kısıtlı imkânlarla
Darüşşafaka’ya sürekli bağış yapan gönlü zengin insanlar tanıyorum. Birilerinin
hayatına katkıda bulunabilmek bizlerin bu dünyadan götürebileceği en büyük
zenginliktir.
Vefatından sonra bütün
malvarlığının Darüşşafaka’ya kalmasını isteyen çok fazla insan var. Böyle gönlü
zengin insanları çok takdir ediyorum. “Koca okul benim üç kuruş bağışımla mı
dönecek?” diye düşünmeyin. Her üç kuruşun hem maddi hem de manevi çok büyük
önemi var. İnternet ortamında bilgisayarınızdan veya akıllı telefonunuzdan
bağış yapmak çok kolay, sadece birkaç dakikanızı alır.
Sevgili dostlar;
herkesin sevdiği, çeşitle nedenlerle gönlünde olan bağış yaptığı yerler var.
Gönlünüzdekileri değiştirin demiyorum, sadece lütfen Darüşşafaka’yı da
kalbinizin bir köşesine koyun diyorum.
Buruk başlayan
yolculuklar hepimizin gurur duyacağı serüvenlere dönüşsün.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Sizde yazdığınız için yazıyorum, ben de karınca kararınca destek veriyorum. Yerini bulduğunda da çok eminim. Mutlu, huzurlu ve kendimi işe yarar hissediyorum. Darulşafaka her daim var olmalı
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Darüşşafaka’nın çok gerçek ve güzel bir özetini yapmışsın Eminciğim faydalı olacağına inanıyorum tebriklerimi sunarım.
YanıtlaSil❤️👏👏👏🙏🏼🙏🏼
SilBu güzel paylaşımın nedeniyle kutlarım seni kardeşim
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 🙏🙏
Sil