Birkaç yıl önce “Biri
Bizi Gözetliyor” diye bir program vardı. Bir villanın içine doldurulmuş bir
sürü genç kurgulanmış hayatlarını yaşarlar, eve yerleştirilmiş kameralar
sayesinde bütün Türkiye de onları izlerdi.
Bu evde yaşayan
çocukların birçoğu içi boş bir şöhrete sahip olmuşlardı. Ben de dâhil olmak
üzere isimlerini bilmeyen yoktu. Attıkları adımı takip ediyorduk. Her
şeylerinden haberimiz vardı. Kim kime yılışıyor veya yavaştan da olsa yürüyor
hepsini takip edip, fikir yürütüyorduk.O zamanlar biri bizi gözetliyordu ama günümüzde artık herkes bizi gözetliyor. Ne yapsak takip ediliyoruz. Akıllı cihazlar yaşamımızı takip ediyor ve bizler hakkında bilgi biriktiriyor.
Eskişehir’de yaşadığım dönemlerde, pazar günleri saat 15.00-16.00 gibi dönüş yoluna çıkardım ve arabaya biner binmez telefonum bana, “Hoşnudiye Mahallesi iki saat, yirmi beş dakika” derdi. Kardeşim nereden biliyorsun Eskişehir’e gittiği mi? Biliyor çünkü her gün benim ne yaptığımı takip ediyor. Her pazar günü bu saatlerde Eskişehir’e gittiğimi ezberlemiş.
Sosyal platformlarda her dakika karşımıza tanıyor olabileceğimiz insanların isimleri çıkıyor ve “Bunlarla da arkadaş ol” diyorlar. Ortak arkadaşlarımızı, rehberimizi, gittiğimiz yerleri, çalıştığımız yerleri, okuduğumuz okulları, yemek yediğimiz restoranları, uzaktan baktıklarımızı, yakından baktıklarımızı hepsini biliyorlar.
Bu sabah karşıma çıkan bir aplikasyonda da bu durum gruplara bölünmüş olarak karşıma çıktı. Bunlar okuldan tanıdıkların, bunlar işyerlerinden tanıdıkların, bunlar da oturduğun yerlerden tanıdıkların diye tek tek ayırmış. “Sen yorulma biz her şeyi takip ediyoruz” diyor.
Zannediyorlar ki, ben
Ankara Bahçelievler’de yaşayan herkesi tanıyorum veya tanıma ihtimalim var.
“Giresun” desen benim bilgim en son Balkaya Pastanesi’nden dondurma aldığım
günlerde kalmış. Ey sosyal platformlar, görülüyor ki o kadar da iyi takip
edemiyorsunuz.
Amerika ve Çin’in bir
birlerini yemesinin arkasındaki en büyük nedenlerden bir tanesi de bu. Ekonomik
kavgaların arkasındaki gizli parametrelerden bir tanesi de “Kim takip edecek?”
konusu. Yaşananlar Apple ve Huawei arasındaki basit bir ticari rekabet değil.
İki devletin takip konusunda üstünlük sağlama savaşı.Neymiş efendim, kişisel bilgilerin korunması kanunlarla her ülkede güvence altına alınıyormuş. Alınıyor da, bu amcalar benim her pazar günü İstanbul’dan Eskişehir’e gittiğimi nereden biliyorlar?
Dün sabah süpermarketin birinden Eti petit beurre aldım. Bugün sosyal platformlarda karşıma çıkmadık petit beurre reklamı kalmadı. Benim aldığım şeyler bir şekilde gidiyor ve sosyal platform sayfamda anında karşıma çıkıyor. İşin komik tarafı, aldım artık kardeşim, sen geç kaldın. Aslında o da biliyor aldığımı da, hakemlerle oynar gibi, bir sonraki pozisyon için yatırım yapıyor.
Eskişehir’de yaşarken,
kaldığım mekânı değiştirmeye karar vermiştim. Daha ben bile ne zaman ve nasıl
taşınacağımı bilmezken, herkes bütün detayları benden daha iyi biliyordu.
Kaldığım yerdeki çalışana “Ben bir hafta sonra çıkacağım, siz de planlarınızı
ona göre yapın” dediğimde, “Evet biliyorum” deyip, benim bütün planımı benden
daha iyi anlatmıştı. Durun bir dakika, bunun akıllı cihazlarla alakası yok, bu
akıllı dedikoducuların eseri, yanlış yazdım.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder