Eskişehir’deki
şirketimde işe başladığım zaman, diğer bütün şirketlerin de yaptığı gibi, ilk
haftaları tanışma programları için ayırmıştık. Bütün müdürlerle tek tek
toplantı yapıp; hem yaptıkları işler hakkında, hem de şirket kültürü hakkında
bilgiler almaya çalışıyordum.
Bir yandan da yavaş
yavaş işlere girmeye başladığım için bu toplantılar uzun bir süre devam etti.
Hatta bazısını defalarca yeniden planlamak zorunda kaldık. Herkes elinden
geldiği kadar yaptığı işleri anlattı. Samimi ve sıcak bir hava içinde geçen sohbetler bazen planlanan sürenin çok üzerine çıktı. Elektriğiniz tuttuğu zaman laf da bitmez. Uzayan sohbetlerden bir tanesi de sevgili Suat Bey ile yaptığımız sohbet olmuştu. İstanbul’dan, eski işyerlerinden, oradan, buradan birçok farklı konudan konuşmuştuk.
Suat Bey’in ilk günkü iyi niyetli ve samimi tavrı beraber çalıştığımız yıllar içinde de hep devam etmişti. Yapıcı bir insandı, bağcı dövmek isteyenlerden değildi. Her zaman “nasıl yaptırmam” diye değil, “nasıl yapabiliriz” diye düşünürdü.
Muhakkak da bir çözüm bulur, şirketin pazardaki fırsatları kaçırmamasını sağlardı. Çok tecrübeli, zeki ve bilgili bir insandı ama ön planda olmayı çok da sevmiyordu. Kendi tercihi; işimi yapayım, iyi yapayım, şirketimin değerlerine sahip çıkayım yönündeydi. Odalarda dolaşıp kulis yapan insanlardan değildi. Eskişehir’de çalıştığım süre içinde dedikodu yaptığını da hiç duymadım.
Suat Bey bizim yakın çalıştığımız arkadaşlardan bir tanesiydi. Ne zaman bir bağlantı yapmamız gerekirse hemen büyük bir ciddiyetle konunun üzerine gider, çok kısa bir sürede sonlandırırdı.
Bize sürekli olarak
“Beni önceden haberdar edin, ben de ona göre plan yapayım” derdi ama biz çoğu
zaman onun bu arzusunu yerine getiremezdik. Piyasa bu, ne olacağı belli
olmuyor. Keşke daha planlı olabilseydik ama fabrikanın biri aniden bir kampanya
açıkladığında yapacak başka bir şeyiniz kalmıyor.
Herkes gibi o da
planlı olmak istiyordu ama bir kere bile bize “Yine son günde geldiniz
kardeşim, ben size yardımcı olamam” demedi. “Saat de geç oldu, bu saatten sonra
halledebilir miyiz?” diye odasına gittiğimde, her zaman “Yaparız, sorun yok,
daha vaktimiz var” derdi. Gerektiğinde hiç üşenmeden bizle şehir dışı
seyahatlere de gelir, bağlantılarımızı yapmamıza yardımcı olurdu.Suat Bey, çok düzgün bir insandı. Sessiz, sakin yapısının altında çok kaliteli bir ruhu vardı. Kötü haber bu sefer çabuk yayılmadı. Dün akşam arkadaşlarla sohbet ederken sevgili Suat Bey’in vefat ettiğini öğrendim. Hatta aradan epeyce de gün geçmiş ama benim haberim olmamış. Eskişehir’de bir cenaze töreni yapıldı mı veya namazı kılındı mı bilmiyorum ama haberim olsaydı muhakkak gitmek isterdim.
Suat Bey iyi bir insandı ama onun da (maalesef) kötü bir alışkanlığı vardı. Sigara içmeyi çok seviyordu. Ben emekli olmadan kısa bir süre önce de işe gelmemeye başlamıştı. Sorduğumda da “Sağlık sorunları var” deniliyordu. Söz konusu sorunların ortaya çıkmasında yüksek miktarlarda sigara tüketiminin de etkili olmuş olabileceğini düşünüyorum.
Anladığım kadarıyla, o
zamanki ayrılıştan sonra bir daha da hiçbir zaman işe geri dönüş olmamış.
Değerli ve iyi niyetli bir insanı kaybettik.
Ara sıra bana
rastladığında hemen piyasalarla ilgili bir şeyler sorardı. Sokağın ne yöne
doğru gittiğini anlamak isterdi. Zaman zaman da kısa süreli dertleşmelerimiz
olurdu. Bazı şeyleri nasıl daha iyi yapabiliriz diye sohbet ederdik.
Beraber çalıştığımız
süre içinde bana göstermiş olduğu samimiyeti, iyi niyeti, dostluğu ben hiçbir
zaman unutamam. Mekânın cennet olsun, asil duruşlu, asil yürekli sevgili Suat
Bey.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Başınız sağolsun
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...