Günaydın dostlar…
Üniversitelerde sistem
nasıl yürüyor? Bir derse kayıt yaptırıyorsun, Bütün bir sömestr boyunca derslere
katılıp ödevlerini projelerini yapıyorsun, sınavlarda da geçerli notlar alıp o
dersten geçiyorsun. Böylece de alacağın derslerin sayısı bir tane azalmış
oluyor. Geçerli not aldığın için de bir daha geriye dönüp aynı dersi tekrar
alman gibi bir durum söz konusu olmuyor.
Üniversitelerde bu
durum mükemmel bir şekilde yürüyor da sokakta niye yürümüyor? Doğduğum günden
beri sürekli her şeyden ders almamıza rağmen, sonra geriye dönüp aynı dersleri
tekrar tekrar alıyoruz. En sevdiğim laf da, “Bu yaşadıklarımızdan ders alacağız
ve bir daha aynı durum oluştuğunda aynı hataları tekrar yapmayacağız”.
Yarım asırdır beş tane
üniversite bitirecek kadar ders alsak da, hiçbir zaman mezun olamadık. Neden?
Çünkü biz sadece derslere kayıt yaptırıp parasını veriyoruz. Sınıfa hiç
gitmiyoruz, derslerimize hiç çalışmıyoruz, sınavlara girmiyoruz; doğal olarak
da her seferinde sınıfta kalıyoruz.
Doğu Karadeniz’de her
sene dağlardan sular akıyor, önüne ne gelirse alıp götürüyor, vatandaşlarımız
ölüyor, korkunç boyutlarda maddi hasar oluşuyor ama derslerimize çalışmadığımız
için, projelerimizi yapmadığımız için sınıfta kalıyoruz. “Yaşananlardan
dersimizi aldık” diyen büyük amcalar da sınıfta kalmış oluyor.
Hâlbuki çalışmalar
yapılsa, sel suyu toplama ve yönlendirme altyapıları inşa edilmiş olsa, imar
planları ona göre belirlenmiş olsa; geçerli not alıp dersi geçeceğiz. Derse
kayıt yaptırmakla yol alınmıyor. Biz her sene kayıt yaptırıyoruz, sonra da
okulun mahallesinden geçmiyoruz. Seneye yine bir felaket yaşanıp yine kayıt
zamanı geldiğinde tekrar okul yolunu hatırlıyoruz. ‘Eylül’de Gel’ diye bir
şarkı var ya, bizim durumumuz da tam öyle.
Okula gider ekonomi
dersine kayıt yaptırırız ve “Bu sene kesinlikle bu dersi geçeceğim” deriz.
Aylar geçtikçe de, yine sınıfta kalacağımızı mezuniyetin bir başka bahara
kaldığını anlarız. Aynı ekonomik hatalar bu ülkede kaç defa yaşanmıştır? Bir
yola girip bir netice alamadığımızı gördüğümüz halde, neden elli kere daha aynı
yoldan gitmeye çalışırız? Ne demişler? “Aynı şeyleri yaparak farklı neticelere
ulaşamazsınız”. Çok da doğru söylemişler. Kazandığından çok para harcarsan;
evin ekonomisi de sıkıntıya düşer, ülkenin ekonomisi de.
Ekonomide durum böyle
de trafikte durum farklı mı? Maalesef oranının durumu daha da kötü, aynı
hatalar başka konularda 5-10 defa yapılıyorsa, trafikte 1000 defa yapılıyor.
Bin kere ters yöne giren bir insan, büyük bir gönül rahatlığıyla bir kere daha
girebiliyor. Sorun olursa da, “Tamam ben dersimi aldım” diyor. Nasıl olsa,
“Hani dersini almıştın, sınavdan yine düşük not aldın” diyen de olmadığına
göre, sorun yok.
‘Ders çıkarma’
olayının zirve yaptığı yerlerden bir tanesi de futbol sahaları. Her maçtan
sonra teknik adamlar da, futbolcular da sürekli olarak ders çıkarıyorlar ama
halen tek bir ders geçemediler. Bu çıkarttığınız dersleri nerede saklıyorsunuz?
Bir sonraki oyuna yansıdığını hiç göremedik. Ders notlarının sürekli olarak
kaybolduğunu düşünüyorum.
Baca gibi sigara
içtiğin için hasta olursun, günlerce hastanelerde yatarsın, “Dersimi aldım bir
daha sigaraya ağzımı sürmem” dersin. Sonra ne olur? Hastaneden çıktıktan birkaç
gün sonra yeniden sigara içmeye başlarsın.
‘Ders alma’ durumu
sadece iş hayatına, sağlık konularına veya takım sporlarına özgü bir durum
değil. Her ortamda karşımıza çıkar. Olmadık birini seversin ve kendini onun da
seni çok sevdiğine inandırırsın. Gerçekler ortaya çıktığında, yaşadığın yıkımı
unutup bir kere daha aynı yoldan gitmeye çalışırsın. Hakan Taşıyan bile bıkar
senden. Sonuçta herkesin sabrının bir sınırı var.
Her üniversitenin
kendine göre belli bir mezuniyet süresi var. Belli bir yıl içerisinde
diplomanızı alıp gitmenizi istiyorlar. Aynı dersi 50 defa almak yok. Üniversite
de defalarca aynı dersten kalamasan da, sokakta bir sınır yok. “Bu gün
yaşananlardan gerekli dersleri çıkaracağız” diyerek sonsuza kadar durumu idare
edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder