Bu sabah
rüya görerek kalktığım için çayımı içerken gördüğüm rüyaları düşünmeye
başladım. "Rüyalarım var." dediğime bakmayın, hepsini toplasanız üç değişik rüyam
var benim. Bu sabaha karşı gördüğüm rüya onlardan biri değildi ama genelde
rüyalarım hep stresli ve sıkıntılıdır.
Vallahi
nedenini ben de bilmiyorum, literatürde yazdığı gibi çocukluğuma inmek lazım.
Toplam üç değişik rüya.
En stresli
günlerden sonra gördüğüm "okuldan mezun olamama" rüyam var. Üniversiteden bu
dönem sonunda artık mezun oluyorum, diye düşünürken bu işlere bakan insan bir
anda “Sen daha diploma alamazsın, üç dört dersin eksik.” diyerek karşıma çıkıyor.
Allah kahretsin, ben herkese mezun oluyorum dedim, her şey bitti zannediyordum, bu üç ders de nereden çıktı diye söylenirken uyanıyorum. Allaha şükür yataktayım
diye rahatlıyorum.
Bu rüyayı en
az yüz kere görmüşümdür. Amerika’da okurken yapılan danışman görüşmelerinin
bilinçaltımda bıraktığı bir iz bu. Tek tek 128 kredilik ders listesinin üzerinden
geçilir ve her şey tamam mı diye bakılırdı.İkinci rüyam "bir türlü uçağa binememe" durumudur. Eğer ki üniversite rüyasını görmezsem kesin uçağa binemem. Bu rüyanın iki hali var. Birinci durumda bir türlü bulunduğum yerden kıçımı kaldırıp havaalanına gidemiyorum. İkinci halinde ise havaalanında bir türlü bineceğim kapıya gidip uçağa binemiyorum. Check-In kuyrukları, pasaport kuyrukları, güvenlik kuyrukları gibi aklınıza gelebilecek olan her türlü zorluk karşıma çıkıyor. Bir türlü bu engelleri aşıp uçağa binemiyorum. Nitekim hiçbir rüyamda da uçağa binemedim. En fazla kapıya kadar gidip o aşamada uyandım.
Havaalanlarına
son dakikada gitmeyi hiç sevmem. Bugüne kadar hiç uçak kaçırdığımı da
hatırlamıyorum ama nedense bu rüya bir türlü peşimi bırakmaz.
Yukarıda da
belirttiğim gibi ben çok fazla rüya görmem. Kim bilir belki de gördüğüm halde
hatırlamıyorumdur ama gördüklerimin hepsi sıkıntılı stresli rüyalardır. Hiçbir
zaman kendimi papatyaların arasında Filiz Akın gibi kırlarda koşarken
görmedim. Belki de iş hayatının ve her şeyin acil olduğu parametrelerinin
yarattığı streslerdir bunlar.Yukarıdakiler kadar sık olmasa da üçüncü sırada Burdur Topçu Tugayı var. Burada yazmaya bile utanıyorum ama ben o zamanlar Amerika’da çalışıyor olduğum için toplam altmış gün askerlik yaptım. İnsanlar beş yüz gün askerlik yaparken bizim için de o altmış gün geçmek bilmedi. Bunun da en büyük iki nedeni askere gittiğimde 31 yaşında olmam ve de yaz aylarının dayanılmaz sıcaklığıdır. Allah'tan akşamları serin ve rahat oluyordu.
Yaptığımız pek bir şey de yoktu ama o sıcağın altında saatler geçmek bilmiyordu. Bu durumun rüyalarıma yansıması da son gün tam biz hazırlanmış çıkarken “Arkadaşlar bugün çıkamıyorsunuz, bir hafta daha buradasınız.” demeleri şeklinde oluyor. "Allah kahretsin, tam çıkacaktık, bir hafta daha nereden çıktı?" derken uyanıyorum. Bakıyorum ki Burdur çok gerilerde kalmış.
İşin garip
tarafı bu günlerde Burdur da beni istemiyor. Artık askerlik yoklaması bile
yaptırmana gerek yoksa anla ki seni ayakaltında istemiyorlar. Burdur’a nasıl
girdiğimi geçmişte yazdığımı hatırlıyorum, aklıma gelirse bir sabah da nasıl
çıktığımı yazarım.
Allah'a şükür
neşeli bir insanım, dertleri de kafama takmam ama nedense hiçbir zaman şen şakrak
rüyalar gördüğümü hatırlamıyorum. Bu işlerden iyi anlayan dostlar bilirler, belki de rüyaların çoğunluğu bu tip rüyalardır.
Burdur,
İstanbul, Giresun, Ankara, İzmir, Hakkâri hiç fark etmez. Her nerede yaşıyorsanız bütün rüyalarınız istediğiniz gibi olsun. Hatta istediğinizden de daha güzel
olsun.
Sağlıklı
kalın, mutlu kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Kaleminize sağlık rüyalar gerçekten çok tuhaf bir durum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
Sil