Alçak
gönüllü olabilmek aslında güzel bir değer ama günümüzün “ben odaklı” çalışma
şekli, insanların içindeki mütevazi değerleri öldürüyor. Günümüzün yaşam
koçları, yönetici koçları ve diğerleri, ilk iş olarak insanlara alçak gönüllü
olmamayı öğretiyorlar.
Her ne kadar
artık soyu tükenmekte olan bir hayvan olsa da, ben halen mütevazi olmakla,
başarılı olmanın birbirine ters orantılı olduğunu düşünmüyorum. Dünyanın en
başarılı insanı olup halen bir takım alçak gönüllü değerler de taşıyabilirsin.İnsanlar büyüyor ve kendilerini geliştiriyorlar. O kadar büyüyorlar ki içinde bulundukları takımın önüne geçmeye başlıyorlar. Takım derken, spor kulüplerini kastetmiyorum. Her ortamdaki takımlardan söz ediyorum.
İnsanlar takımın önüne geçtikten sonra da, bu insan burada olmazsa bu takım batar, konulu algı yönetimi başlıyor. Bunun en güzel örneğini Ak Parti örneğinde görebiliriz. Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle Ak Parti’nin çok önündedir. İkisi birbirlerine rakip olarak seçime girseler, kesinlikle Erdoğan kazanır. Zaten son zamanlarda seçime yönelik çalışmalarda, Tayyip Erdoğan’ın daha öne çıkarılması çalışmaları, kesinlikle böyle bir düşüncenin ürünüdür. Seçimlere Tayyip Erdoğan’ı öne çıkararak girmenin, Ak Partiyi öne çıkararak girilmesinden daha çok oy getireceği düşünülmektedir.
Aynı durum Fenerbahçe için de geçerli. Aziz Yıldırım giderse Fenerbahçe batar, hatta ülke batar algı yönetimi, başkanın çok açık arayla seçimleri kazanmasına neden oldu. Bugün artık günümüzde kulüp başkanları takımların önüne geçmişlerdir. Kimse 100 yıllık Gençlerbirliği’ni konuşmuyor, herkes İlhan Cavcav’ı konuşuyor…
Böyle bir konuma yerleştirilen insanlarda, her şeyin en iyisini ben bilirim havasına girip, etraflarındaki insanların düşüncelerine pek fazla saygı göstermiyorlar. En anlamadıkları bilmedikleri konularda bile büyük bir rahatlıkla fikir yürütebiliyorlar, yorum yapıyorlar.
Bunlar gibi
binlerce örnek verebiliriz. İş ortamında da durum çok farklı değil. İşyerleri,
yöneticiliğini yaptığı bölümün çok önüne çıkmış müdürlerle dolu. Kimse o
bölümde çalışanların isimlerini bile bilmez ama herkes müdürlerini tanır. Bu
durum bazen kendiliğinden böyle gelişse de, çoğu zaman yöneticilerin hep
kendilerini ön plana çıkarma çabaları yüzünden bilinçli olarak oluşan bir
süreçtir.
Neden böyle
yapıyorlar? Çünkü adam "Önemli olan benim, gerisini boş verin." diye düşünüyor.
Hatta benim gibi birinin yakınında oldukları için mutlu olsunlar, diye
düşünenler bile var. Bu tip insanlar genelde yanındakilere bir şeyler öğretmeyi
de sevmezler. Birileri bir şeyler öğrenecek diye ödleri patlar. İnsanlar
gelişirse önemlerinin azalacağını düşündükleri için, hiçbir zaman onlara
kendilerini geliştirme fırsatı vermezler.
Günümüzde, herkes
benim kıçımda koşsun, ruh hali, domuz gribinden daha hızlı bir şekilde
yayılıyor. Bu tip insanların sayısı her geçen gün artıyor. Yeni nesil zaten bu
tip parametreleri yüksek ayarlarda doğduğu için, onlar hemen bu şekle adapte
olabiliyorlar. Bizim gibi yarım yüzyılı devirmişlere de eski günlerden konuşmak
kalıyor.Emin der ki: Büyük adam ol, dünyanın en büyük lideri ol ama alçak gönüllülüğü de elden bırakma. O zaman sadece kâğıt üzerinde yönetici olmakla kalmazsın, gönüllerin de lideri olursun…
Sağlıklı
kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder