Sabahın köründe artık
faaliyette olmayan Pan American Havayolları ile ilgili bir yazı okudum. Yazıyı
okurken de o zamanlar Türkiye’de çok az sayıda olan uçaklar ve uçuşlar aklıma
geldi.
Ankara’nın
sokaklarında iç içe geçirilmiş beş tane naylon topla daire oynarken en büyük
gezme yerimiz Ankara Esenboğa Havaalanı’ydı. Hafta sonu geldiğinde bizi Havaalanı’na
götürseler diye beklerdik. Havaalanı, yine bu yolun üzerindeki Çubuk
Barajı, Gençlik Parkı, Atatürk Orman Çiftliği ve de Hayvanat Bahçesi en
gidilecek yerlerdi. Zaten başka da gidilecek pek bir yer yoktu. Anıtkabir’e de
gidilirdi ama oraya da kaç kere gidebilirsin ki? Her dakika Ata’mı rahatsız
etmenin bir anlamı yok.Havaalanı büyük gezmeydi. Havaalanına gidebilmek için epey bir uslu durmak gerekiyordu. Yol şimdiki gibi güzel olmadığı için havaalanına gitmek, şehirlerarası yolculuk gibiydi. Esenboğa'ya vardığınızda da en ufak bir güvenlik önlemi yoktu. Herkes elini kolunu sallaya sallaya terminale girerdi. O yıllarda, Türk Hava Yollarının 9 adet DC-9, dört beş tane de F-27/ F-28 uçağı vardı. Şimdiki gibi yüzlerce uçak yok ve başka bir yerli havayolu şirketi de zaten hiç yok.
Ankara Esenboğa Havaalanı pastane düzeninde kurulmuştu. Zaten asıl amacı da buydu. Terminale girip koltuklara oturduğunuzda "Ne alırsınız efendim?" diye gelip sorarlardı. O arada bir iki uçak gelirse onlarla da ilgileniyorlardı. Dedim ya uçak sayısı az, saatte bir uçak bile inmiyor. Ayrıca o inen uçak da rüzgâr durumundan dolayı Ankara tarafından inerse binanın arkasında kalır ve inişini göremezsin. Böyle bir durumda da pastanede çay içenlerin hepsi mutsuz olurdu. Beklemişiz saatlerce iki uçak göreceğiz diye onun da inişini göremedik mi yıkım olurdu.
Esenboğa’nın en yoğun günü, cumartesi günüydü. Yanlış anlamayın, yolcu sayısından bahsetmiyorum, pastane kalabalığından söz ediyorum. Cumartesi öğleden sonra herkes oradaydı. Bazen oturacak bir yer bulmak bile sorun olurdu. Her cumartesi aynı insanlarla karşılaşırdık. Sanki briç kulübü anasını satayım.
Cumartesi özel bir gündü. Cumartesi günleri öğleden sonra saat 17.00 gibi Pan American gelirdi. Herkes onu beklerdi. Sanki anam babam geliyor. PanAmerican geldikten sonra da kalkılırdı. Görevimiz bitti, artık gidebiliriz. Yıllarca, saatlerce cumartesi günleri Pan American’ı bekleyen insanlar, o uçaktan inen bir kişiyi bile karşılamamışlardır. Zaten uçak da Ankara’dan sonra Kahire’ye devam ederdi ve çok fazla Ankara yolcusu olmazdı.
Pan American’ı
beklerken bazen bir tane de THY uçağı iniş yapardı. Ballı günündeysen, uçağın
inişini de gördüysen artık kimse keyfini kaçıramazdı. O günkü balın, derede
balık yakalama boyutundaysa o zaman aynı uçağın geri gidişini de izleme şansın
vardı. Tabii, o uçak Pan American gelmeden kalktıysa zira Pan American
geldikten sonra kimse THY uçağının kalkışını beklemez.
Uçağın inişini veya
kalkışını görmekten sonraki en büyük zevkimiz de yolcuların uçağa gidişini
izlemekti. En ufak bir güvenlik araması yoktu ve uçakta yerler numarasızdı.
Kapı açılınca (otobüsle yolcuları götürmek veya körükten binmek gibi bir durum
da olmadığı için) çoluk çocuk müthiş bir yarış başlardı. Kucağında çocuğuyla
koşanlardan tutun da önden çocukları koşturup yer tutturanlara kadar her türlü
insan vardı. Biz de koşuşturan insanlara bakar, eğlenirdik. Ne yapalım; bir
naylon top, bir de bu başka eğlencemiz yoktu.
Uçakta güzel poğaçalar,
kekler ikram edilirdi ama bunun yanında sigara içmek de serbestti. Herkes
sigara içerdi. Kimi korkudan, kimi de keyfinden içerdi. Bizim poğaçacı amcanın yaşı
müsait; bence o zamanlar poğaçaları, kekleri THY'ye o veriyordu.Zaman zaman da buradan askeri uçaklar iner, kalkardı. Cumartesi günü oraya gittiysen; Pan-American gelmiş, bir tane THY inmiş, bir de askeri uçak gördünse olay bitmiştir. Sen dünyanın en şanslı çocuğusundur. Artık mahallede bu durumla ilgili hava atabilirsin. O gün havalı takılır, daire filan da oynamazsın. Bu kadar büyük bir olaydan sonra sokakta daire oynayacak kadar küçülemezsin.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Hosgeldiniz ozaman :)
YanıtlaSilHoş bulduk :) Senin kadar tecrübeli olmasak da biz de bir şeyler yazdık :)
SilSuper
YanıtlaSilAnnem eski gunlerine gitti. Amma velakin Golbasini unutmus diye sitemini de etti.
YanıtlaSilAnnene saygılar :) Çok haklı çok, burnumuzun dibindeki Gölbaşı'nı nasıl unuturum :)
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...