28 Şubat 2014 Cuma

Ya Hep Ya Hiç

Günaydın Dostlar,
 
Ortamız yoktur bizim. Bir şey bizim için ya heptir ya da hiç.
 
 
Hani bir laf var ya “Sevdim mi tam severim.” diye işte tam da öyleyiz. Sevdiğimiz bir insan veya sevdiğimiz bir şey ile ilgili olarak hayatta negatif bir şeyi kabul etmeyiz. O insan ne yapsa doğrudur.
 
“Ayşe iyi yemek yapamıyor.” dersin, “Öyle deme ağabey, o çok iyi bir kız.” derler. Ayşe’yi seviyorsan senin gözünde Ayşe’nin hiçbir negatif tarafı olmamalı. Yaptığı tatsız, tuzsuz yemeği de beğenmek zorundasın. Sohbette “Sevgili Ayşe ben de seni çok seviyorum.” dersin, bu sefer de millet “Daha demin yaptığı yemekler çok kötü diyordun, sen ne ikiyüzlü bir insansın.” der.
 
Ne yapalım biz böyleyiz.
“Pire için yorgan yakarım.” lafı, tam da böyle bir düşüncenin ürünüdür. Bu topraklarda "Olmayacaksa hiçbiri olmasın, (ayıptır söylemesi) girecekse de sonuna kadar girsin." düşüncesi hâkimdir. Biz duygusal, ateşli insanlarız; yakarız pire için yorganı. Sonra akşam kıçımız donabilir ama olsun o anda yakarız yorganı. Akşamı da akşam gelince düşünürüz. Sonra da şu muhabbet olur, “Geri zekâlı gibi yorganı niye yaktıysam?”. Başka topraklarda da “Yorganın ne kadarını kurtarabilirsem kârdır.” gibi laflar vardır. Hiç olmazsa kurtardığım kadarıyla akşam sırtımı örterim.
Ne yapalım biz böyleyiz.
Sevgimiz de abartılıdır, nefretimiz de. Kıza gider seni ölümüne seviyorum deriz, sonra da kız “Ben seni sevmiyorum.” derse bir hafta sonra öldürürüz. Kardeşim kimseyi ölümüne sevmene gerek yok. Adam gibi sev yeter. Her bir rakıdan sonra da bu ölümüne sevginin dozu artar. “Senin için yakarım kız ben buraları” gibi laflar genellikle üçüncü kadehten sonra başlar. Aşkından ölüp bittiğin, uğruna Roma’yı yaktığın insan, bir hafta sonra da dünyanın en adi kadını olur. Ortamız yoktur bizim, söylemediğimizi bırakmayız.
Ne yapalım biz böyleyiz.
Emin, geçen gün Fenerbahçe ağırlıklı bir arkadaş ortamında “Ben Muslera’yı çok beğeniyorum, seviyorum; hem iyi bir kaleci, hem de iyi bir insana benziyor.” dedi. Arkadaşları hemen “Sen Galatasaray’ın kalecisini mi seviyorsun?” diye tepki gösterdiler. Bu sorunun arkasında yatan ima, “Sen iyi bir Fenerli olarak Galatasaray’ın kalecisi hakkında nasıl iyi şeyler söyleyebilirsin?”. “Böyle konuşuyorsan ben senin Fenerbahçeliliğinden bile şüphe ederim”. Sen Fenerliysen bir Galatasaraylı hakkında iyi bir şey söyleyemezsin.
Ne yapalım biz böyleyiz.
Ne yazık ki parametreleri birbirinden ayıramıyoruz. Bir şeyi sevmiyorsak onla ilgili hiçbir şeye güzel diyemiyoruz, seviyorsak da ne halt ederse etsin, her yaptığı şeye güzel diyoruz. Unutmayalım ki kimse su üzerinde yürümüyor. Herkesin ve her şeyin artıları ve eksileri olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız lazım. Zaten bu ikisini birbirinden ayırıp sadece duygusal nedenlerle yorumlar yapmadığımız, kararlar vermediğimiz gün çok yol almış olacağız.
Ama şimdilik, ne yapalım biz böyleyiz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

3 yorum:

  1. Tespit çok doğru. Reklamlara bakıyorum.Toz kondurmuyor."Ama tüp geçit yaptı. 4 dakikada geçiyorum diyor teyzeciğimiz.Yaşlı hali ile yalan söylüyor birisini sevdiği için.( uzun bağlantılarla ancak 20 dakikada Sirkeci'ye çıkabilir ama olsun) Teyzemiz işine=menfaatine bakarmış."

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Emin Bey,ben Cenk nasılsınız fırsat buldukça zevkle okuyorum yazılarınızı. Bu yazınız için ne diyeyim, maalesef böyleyiz.

    YanıtlaSil
  3. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil