Günaydın Dostlar,
Ortamız
yoktur bizim. Bir şey bizim için ya heptir ya da hiç.
Hani bir laf
var ya “Sevdim mi tam severim.” diye işte tam da öyleyiz. Sevdiğimiz bir insan veya
sevdiğimiz bir şey ile ilgili olarak hayatta negatif bir şeyi kabul etmeyiz. O
insan ne yapsa doğrudur.
“Ayşe iyi
yemek yapamıyor.” dersin, “Öyle deme ağabey, o çok iyi bir kız.” derler. Ayşe’yi
seviyorsan senin gözünde Ayşe’nin hiçbir negatif tarafı olmamalı. Yaptığı
tatsız, tuzsuz yemeği de beğenmek zorundasın. Sohbette “Sevgili Ayşe ben de seni çok
seviyorum.” dersin, bu sefer de millet “Daha demin yaptığı yemekler çok kötü
diyordun, sen ne ikiyüzlü bir insansın.” der.
Ne yapalım
biz böyleyiz.
“Pire için
yorgan yakarım.” lafı, tam da böyle bir düşüncenin ürünüdür. Bu topraklarda "Olmayacaksa hiçbiri olmasın, (ayıptır söylemesi) girecekse de sonuna kadar
girsin." düşüncesi hâkimdir. Biz duygusal, ateşli insanlarız; yakarız pire için
yorganı. Sonra akşam kıçımız donabilir ama olsun o anda yakarız yorganı. Akşamı
da akşam gelince düşünürüz. Sonra da şu muhabbet olur, “Geri zekâlı gibi
yorganı niye yaktıysam?”. Başka topraklarda da “Yorganın ne kadarını kurtarabilirsem
kârdır.” gibi laflar vardır. Hiç olmazsa kurtardığım kadarıyla akşam sırtımı
örterim.
Ne yapalım
biz böyleyiz.
Sevgimiz de
abartılıdır, nefretimiz de. Kıza gider seni ölümüne seviyorum deriz, sonra da
kız “Ben seni sevmiyorum.” derse bir hafta sonra öldürürüz. Kardeşim kimseyi ölümüne
sevmene gerek yok. Adam gibi sev yeter. Her bir rakıdan sonra da bu ölümüne
sevginin dozu artar. “Senin için yakarım kız ben buraları” gibi laflar genellikle
üçüncü kadehten sonra başlar. Aşkından ölüp bittiğin, uğruna Roma’yı yaktığın
insan, bir hafta sonra da dünyanın en adi kadını olur. Ortamız yoktur bizim,
söylemediğimizi bırakmayız.
Ne yapalım
biz böyleyiz.
Emin, geçen
gün Fenerbahçe ağırlıklı bir arkadaş ortamında “Ben Muslera’yı çok beğeniyorum,
seviyorum; hem iyi bir kaleci, hem de iyi bir insana benziyor.” dedi.
Arkadaşları hemen “Sen Galatasaray’ın kalecisini mi seviyorsun?” diye tepki
gösterdiler. Bu sorunun arkasında yatan ima, “Sen iyi bir Fenerli olarak
Galatasaray’ın kalecisi hakkında nasıl iyi şeyler söyleyebilirsin?”. “Böyle
konuşuyorsan ben senin Fenerbahçeliliğinden bile şüphe ederim”. Sen Fenerliysen bir Galatasaraylı hakkında iyi bir şey söyleyemezsin.
Ne yapalım
biz böyleyiz.
Ne yazık ki
parametreleri birbirinden ayıramıyoruz. Bir şeyi sevmiyorsak onla ilgili hiçbir
şeye güzel diyemiyoruz, seviyorsak da ne halt ederse etsin, her yaptığı şeye
güzel diyoruz. Unutmayalım ki kimse su üzerinde yürümüyor. Herkesin ve her
şeyin artıları ve eksileri olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız lazım. Zaten bu
ikisini birbirinden ayırıp sadece duygusal nedenlerle yorumlar yapmadığımız,
kararlar vermediğimiz gün çok yol almış olacağız.
Ama şimdilik,
ne yapalım biz böyleyiz.
Sağlıklı
kalın, mutlu kalın…
Tespit çok doğru. Reklamlara bakıyorum.Toz kondurmuyor."Ama tüp geçit yaptı. 4 dakikada geçiyorum diyor teyzeciğimiz.Yaşlı hali ile yalan söylüyor birisini sevdiği için.( uzun bağlantılarla ancak 20 dakikada Sirkeci'ye çıkabilir ama olsun) Teyzemiz işine=menfaatine bakarmış."
YanıtlaSilMerhaba Emin Bey,ben Cenk nasılsınız fırsat buldukça zevkle okuyorum yazılarınızı. Bu yazınız için ne diyeyim, maalesef böyleyiz.
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...