3 günlük kar
esareti sonunda bitti gibi sanki. Zaten hayatın pamuk ipliğine bağlı olarak
yaşandığı bir şehirde; normal sıkıntıların üzerine bir de ekstra sıkıntılar
gelirse, yaşam iyice içinden çıkılmaz bir düğüme dönüşüyor.
Bu hafta da,
İstanbul’u bir afet bölgesine dönüştüren görüntülerin hepsi yaşandı. Valiliğin
okulları tatil etmesi epeyce bir katkı sağlasa da, bilhassa ilk gece insanların
saatlerce yollarca sürünmesini önleyemedi. Birçok insan yürüme hızından daha
düşük bir hızla evine gidebildi.
Her zaman
olduğu gibi, insanlar canlarını kurtarabilmek için arabalarını rampalarda, yol
kenarlarında, arsalarda, bulabildikleri her yere bırakıp evlerine gittiler.
Valilik
okulları kapatıyor ama bir de işyerleri var. Buralarda çalışan milyonlarca
insanın da bir şekilde evlerine ulaşabiliyor olması lazım. Böyle günlerde
herkesi, acaba kaç saatte evime ulaşırım, korkusu sarar. Artık kimseden verimli
bir iş beklemeyin, herkes eve nasıl giderimi düşünmeye başlar.İnsanların geçmiş tecrübeleri, son derece haklı olarak onları endişeye sürükler. Ben kar yüzünden binadan ayrılamayarak bütün geceyi binada geçiren arkadaşlarımı bilirim. 6-7 yıl önce İstanbul’un göbeğinde, TEM otoyolunda donma tehlikesi geçirip askerler tarafından kurtarılanları da unutmadık.
Bu gibi durumlarda işyerlerinin bir kısmı bir gün önceden ertesi gün işyerinin kapalı olacağını ilan eder ve çalışanlarını riske atmaz ve yollarda eziyet çektirmez. Bu şirketlerin sayıları çok azdır ve hemen hemen hepsi yabancı menşeli şirketlerdir. Yerliler, sabah ola hayrola, diye düşünür.
Bir grup
şirket te, elemanlarını erken saatlerde eve gönderir. Şirketi bir gün önceden
kapatmamışlardır ama bakarlar ki hava kötüye gidiyor, öğlen gibi şirketi tatil
ederler. Bu şekilde çalışanlarının bütün gece yollarda sürünmesini önlemiş
olurlar. Ne yazık ki, yine bunların da çoğu yabancı menşeli şirketlerdir.
Bazı işler
vardır ki, ne yağarsa yağsın işyerini kapatamazsın. Yerden göğe kadar haklılar.
Bazı şirketler de vardır ki, değil bir gün, beş gün kapatsa hiçbir şey fark
etmez. Düşüncesizlik midir, elemanına kıymet vermemek midir, nedendir bilmem
ama bu gibi şirketler bir türlü kar tatili ilan etmezler.
Akşamleyin
herkesin yollarda sürüneceğini bile bile insanları erken çıkarmazlar. Herkes
oturup patronların veya üst yönetimin ağzından çıkacak olan iki kelimeyi
bekler. Bazen de insanların 17.00’de değil de, 16.00’da çıkmasına müsaade ederler.
Aman çok faydası oldu…Her zaman inandığım ve birçok örneğini gördüğüm konu, çalışanlarına değer veren firmaların çok daha başarılı olduğudur. İnsanlara iki gram iyilik yapmaktan kimse korkmasın. Çalıştıkları firmanın kendilerini düşündüğünü, değer verdiğini hisseden insanlar, her zaman daha motive ve şirkete daha bağlı olurlar.
Böyle
günlerde çalışanlarınızı gece yarılarına kadar yollarda süründürerek,
şirketinize bir katkı sağlayamazsınız…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder