Sen de Söyle

Günaydın Dostlar,

Şarkı söyleyebilmek güzel bir yetenek ve ben doğuştan olduğuna inanıyorum. Mesela bende hiç yok. Televizyonda ünlü sanatçıların çocuklarını gördüğümde “Tabii onlar söyleyecek, ben söyleyecek değilim ya.” dedim kendi kendime.

Bilhassa Türkü Akbayram’ın sesini çok seviyorum ve dinliyorum. Özdemir Erdoğan’ın kızı Yonca da çok güzel şarkı söylüyordu ama sonra çok devam ettirmedi galiba. Son yıllarda hiç sesini duymuyorum.

Bunları düşünürken kendi çevremdeki sesi güzel olan ve güzel şarkı söyleyen dostlarım geldi aklıma. Geçmişe doğru düşündüğümde ilk aklıma gelen Leyla oluyor. Leyla benim lise arkadaşımdı ve daha sonra da yıllarca aynı şirkette beraber çalıştık. Her teneffüs Leyla’dan şarkı isterdik. O da sağ olsun sık sık söylerdi. Bence en güzel söylediği şarkı da “Leyla Bir Özge Candır” ve “Beyaz Giyme Toz Olur”. Eğer yakınlarda bir yerdeyseniz Leyla’dan şarkı söylemesini isteyin.

Daha geriye gittiğimizde ortaokul yılları var ama ben o yıllarla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Sesi güzel olan biri olsaydı muhakkak hatırlardım. O yıllardan tek hatırladığım Canan.

Leyla ile aynı senelerde hayatımıza giren ve güzel şarkı söyleyen bir diğer kişi de sevgili Neşe ablanın kardeşi Murat’tır. Repertuarında çok sayıda İngilizce şarkı da bulunan Murat bu işi iyi yapanlardandır. Aklımda gitar da çalıyordu diye kalmış olsa da çok emin değilim. Bu konuyu sevgili Murat aydınlatsın.

Çok uzun yıllardır yurtdışında yaşadığı için oralarda halen şarkı söylüyor mu bilmiyorum. Söylemiyorsa da bu yazıyı okuyunca ondan tekrar şarkı isteyebilirsiniz. Muhakkak içinde halen bir şeyler vardır.

Murat demişken Murat Bulgak’tan bahsetmeden geçemeyiz. Bütün aklıma gelen isimler amatörce şarkı söylerken Murat Bulgak bu işi profesyonelce yapıyor. Yıllardır sahne hayatı olan Murat’tan söz edilince “Ankaralı Murat’tan mı bahsediyorsun?” diye soruyorlar.

Neden? Ankara’da çok seviliyor ve muazzam bir kitlesi var da ondan. Bugüne kadar Murat’ı sahnede izlemediyseniz çok şey kaçırdınız, ilk fırsatta gidin. Murat bizim kardeşimiz gibidir ve onu izlemeye gittiğimiz bir geceden sonra ben de bir yazı yazmıştım. Daha önce görmemiş olan arkadaşlarımız için bağlantısını buraya bırakıyorum.

Murat Bulgak

Madem ki kardeşlerden söz ediyoruz sevgili Tolga’nın sesi de güzeldir ve gitar da çalar. Cem Baba’nın “Islak Islak” şarkısını da bir başka güzel söyler. Son zamanlarda bir davul seti de görüyorum ama o ne iştir bilemedim.

Beraber çalıştığımız dönemde hiç şarkı söylediğini duymamış olsam da sevgili Fulya’da bu konuda çok başarılı. Meğerse herkes şarkı söylediğini biliyormuş, tek bilmeyen benmişim. Sen hiç dinlemedin mi, diye soruyorlar. Bana bir fincan kahve vermeyen insan şarkı mı dinletir?

Elli yaşından sonra hiç sahnelerden inmez oldu. Beni de defalarca davet etti ama bir türlü gidemedim. İnşallah bu kış bir yerlerde dinleriz artık. Diğer bir çalışma arkadaşımız da emekli olunca tiyatro sahnelerinden inmez oldu. Onu da başka bir sabah yazarım.

Gülşah’cım seni hatırlamayacağım zannettiğini görebiliyorum. Nasıl unutabilirim, sen benim hemşerimsin. Güzel şarkılarını hiç unutmadık. “Bir Bilmecem Var Çocuklar” şarkısını da söylüyor muydun?

Bu sabah aklıma gelen son kişi de Eskişehir’de birlikte çalıştığımız sevgili arkadaşım Evindar. Evindar’ın çok ilginç ve çok buğulu bir sesi var. Her ne kadar bana söz verdiği Hakan Taşıyan şarkısını söylememiş olsa da Neşet Ertaş çalışmalarını muhteşem söyler. Repertuarı çok geniş, eline ne geçirirse söylüyor.

Her şarkının altından başarıyla kalkan Evindar’ı dinlemek ayrı bir keyiftir. Dinlerken hep söylesin istiyorsunuz, o da hep söylüyor zaten. Çok fazla da nazlanmaz. Ortam ve mekân müsaitse hemen söyler, hatta müsait değilse de söyler.

Ses yarışmasına katılsa o sesi, bu sesi değil Evindar’ın sesini konuşuyor oluruz. Oralarda bir yerlerdeyseniz “Sabahçı Kahvesi” şarkısını isteyin ondan. İsteyin ama söyleyemez çünkü çalışmadı.

Sabah karanlığında bu kadar oldu. Unuttuğum dostlarım lütfen alınmasın.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…