17 Aralık 2015 Perşembe

Burhan Kaptan

Günaydın Dostlar,

Evet, o bir kaptandı; dünyayı da elli kere dolaşmıştı ama bu konuda son derece mütevazı bir yapıya sahipti. Bu konuda dedim ama hangi konuda değildi ki?
Sokaklarını bile ezbere bildiği bir şehirden veya bir adadan söz edildiği zaman, hiçbir zaman “Ben oraya çok gittim, içini dışını bilirim.” gibi bir cümle kurmazdı. Sanki ilk defa duyuyormuşçasına bir efendilikle karşısındakini dinlerdi.


Başkası olsa çeşit çeşit ukalalık yapardı ama o yapmaz. Onun adı Burhan Kaptan. İnsanların azıcık bilip çok konuştuğu topraklarda Burhan, her zaman çok bilip az konuşmayı tercih edenlerdendi. O çok özel, çok efendi bir insandı ve karşısındakinin kalbini kırmamak için çok dikkatli ve az konuşurdu. Genellikle mesajını sevgiyle bakan gözlerinden alırdınız.

Yapılan bir iyiliği hiçbir zaman unutmayan ve “nankörlük” kelimesinin anlamını bile bilmeyen bir yapısı vardı. Burhan’ın olduğu ortamlarda kediler bile nankörlük yapmaya çekinirlerdi.

Dostlar, bu dünyadan bir Burhan Kaptan geçti. Tam 365 gün önce, soğuk bir kış sabahında gemisine binip uzaklara gitti. Hem de henüz vakit erkenken gitti. Burhan Kaptan’ın son gülüşü, son el sallayışı, son zarif bakışı o gün limanda ayrıldığımızdan beri kalbimin en müstesna köşelerinden birinde duruyor. Sevgili Burhan, Neşe abladan sonra ayrılışıyla beni en çok etkileyen insanlardan biridir.

Canının derdindeyken kalkıp beni hastanede ziyarete gelmesi, çok az kalmış enerjisinin çok büyük bir kısmını o ziyaret için harcaması; her gün karşımıza çıkmayacak bir insanlık örneğidir. Bir insan başka bir insana nasıl değer verir konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız o zaman bakınız Burhan Erbilek.

Yakınları, “Hadi git bize kahve bul.” diye tutturduğunda olmadık ortamlarda kahve arayan, Burhan’ın kocaman yüreğidir. “Burada kahveyi nereden bulayım?” demektense Brezilya’ya gidip kahveyi alıp gelmeyi tercih eder.

Hayatı boyunca hiç kimseye yük olmayı sevmeyen Burhancık, aynen yaşadığı gibi sessizce demir aldı limandan. Daha önceki seferlerinden bir farkı yoktu. Aldı kendini, gitti uzaklara. Bu seferki seferin tek farkı ayrılıkların biraz daha uzun sürecek olması.

Kusursuz muydu Burhan Kaptan? Tabii ki değildi. Her fâni gibi onun da kusurları vardı. O harika bir insandı ama bence en büyük kusuru her zaman ikinci planda kalmayı sevmesiydi. Öne çıkmayı sevmeyen yapısı, en yakınındaki insanların averaj üstü becerikliliği ile harmanlanınca tam da sevgili Burhan’ın istediği ortam ortaya çıkmıştı. Büyük dünyayı gezmişti ama rıhtıma yanaşınca da her zaman kendi küçük dünyası içinde kalmayı tercih etmişti. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini en iyi sindirmiş olan arkadaşlarımızdan bir tanesiydi.
Sevgili Burhan; çok yakışan beyaz saçların, güzel gözlerin, iyi niyetli bakışların, hepsi ama hepsi her zaman gözümüzün önündeler. Sen kocaman kalbini aldın, denizlere açıldın ama biz rıhtımda halen seninleyiz.

Van Persie’nin formsuzluğunun çok canını sıktığını biliyorum ama sen dert etme güzel kardeşim. Takım yavaş yavaş toparlanıyor. 2023 gibi muhteşem top oynamaya başlayacağız.
Rahat uyu, ışıklar içinde uyu, mekânın cennetin en güzel köşesi olsun.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder