18 Nisan 2016 Pazartesi

Çok Yazıkmış...


Günaydın dostlar…
Yazık filan değil. Aslında bu işi çok güzel özetleyen bir atasözümüz da var ama sabah sabah bu tip örnekler vererek tepki çekmek istemiyorum. Nedir bu sabahki konumuz? Çok büyük paralar alarak beceremeyeceğin bir işe kalkışmak.

Paraları alırken güzel, şov yaparken güzel, omuzlarda taşınırken güzel, İstanbul’un en güzel semtlerinde otururken güzel ama beceriksizlik tavan yaptığında hiçbir türlü tepki almayacaksın. Böyle bir dünya yok. Varsa söyleyin de hep beraber gidelim.

Dün akşamki Fenerbahçe maçını seyredenlerin de gördüğü gibi, beceriksiz dünya yıldızlarımız büyük tepki aldılar. Yuh sesleri bütün maç boyunca sürdü gitti. Bu olaydan en çok nasibini alanlar da en pahalı olanlardı. Yani, Van Persie, Nani ve Diago.
Seyircinin sabrı taştı. Kimse unutmasın ki bu seyirci bu statta Alex’i bile yuhaladı. Yıllarca bu takıma inanılmaz başarılar kazandırmış olan Alex, 2-3 maç kötü oynadı diye yuhalandı. Böyledir bu toprakların seyircisi. Geldiğinde seni omuzlarda taşır, kendini kral gibi hissetmeni sağlar, oynamadığın zaman da bir anda seni listenin en alt sırasına indirir…

Futbol bu, çok iyi oynayıp yenilebilirsin de ama seyirci o ruhu, o çabayı göremiyor. Herkesi deli eden ve kâğıt üzerinde de olsa dünya yıldızı olan oyuncuları yuhalamaya iten gerçek, bu isteksizlik ve enerjisizlik durumudur.

Yuhalandılar da ne oldu? Bu duruma daha fazla dayanamayan Van Persie’nin eşi tribünlerde ağlamaya başladı. Bence ağlayacağına, “Hey Persie biraz çalışsana kıçını kaldıracak halin yok, ayağının altından geçen topa vuramıyorsun” diye onu uyarsa daha yararlı olurdu. Hele ki yaşı geçmiş eski yıldızların, belki de herkesten daha çok çalışması gerekiyor. Sen istesen de vücut isteklerine senin istediğin şekilde karşılık vermiyor.
İşin ilginç yanı, teyze ağlayınca, bizim duygusal basınımız hemen bunu manşet yapmaya başladı. Bayılırız mağdurun yanında olmaya. Mağdur edebiyatı, bu toraklarda olduğu kadar başka hiçbir yerde iş yapmaz. Bir anda, Van Persie’nin tuvalete gidecek hali olmadığından kimse bahsetmez oldu. Yazıkmış da, bilmem neymiş de…

Futbolcuları boş verin, kendi dünyamızdan düşünelim. Kamyon dolusu para alarak bir yerlerde işe girsek ve beklenen işi yapamasak, sizce bize ne yaparlar? Hepimiz bir yerlerde çalışıyoruz ve çalışma hayatımız boyunca duymadığımız eleştiri, söylenmedik laf kalmıyor. Bizler 3 kuruşluk maaşımızla bütün bunları sineye çekebiliyorsak, Persie amca ve ailesi de çuvalla para alırken bu eleştirilere katlanabilirler diye düşünüyorum.

Dün akşam bir arkadaşım, “işyerinde amirinin veya başkalarının sana ağır bir şeyler söylemesiyle, bütün bir stadın hep bir ağızdan seni yuhalaması aynı şey değil” diye bir yorum yaptı.

Kesinlikle katılıyorum ama inanın bizlerin aldığı parayla Van Persie’nin aldığı para da aynı şey değil. Hem de hiç değil…
Doğanın kanunu böyle yazılmış. Sana çok artı getiren bir şeyin, her zaman çok eksi getirme riski de vardır. Hepimiz, “aldığım parayı hak edebilmek için elimden gelen her şeyi yaptım” diyebilmeliyiz. Bunu diyebiliyorsan, akşam da yastığına sarılıp bebek gibi uyursun…

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

2 yorum:

  1. Emin;
    Bir dönem habire üçüncü el makine ithal ettik ve hurda makine cenneti olmuştuk bunu da politikacılarımız sanayicimize özellikle az bilinçli Anadolu kaplanlarına da sanayiciye destek diye yutturmuşlardı.
    Ben uzman değilim ama anladığım kadarıyla futbol simsarları yazarla, hasılı bir sektör bu şekilde inanılmaz paralarla transferlerle yollarını buluyorlar, seyirci de yuhalayarak tatmin oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle. Hatta bazıları, Türkiye'de aldıkları paranın yarısını Avrupa'da başka bir ülkede alabilseler, o ülkeye gideceklerini dile bile getiriyorlar...

      Sil