Yarın ne olacağının hiç
belli olmayacağını artık hepimiz çok iyi öğrendik. Anlayamadığımız konu yarının ne zaman olduğu konusudur. Yarın, hiç bitmeyen uzun yılların sonundaki
ışık mıdır yoksa jet hızıyla geçen zamanın arkasında bıraktığı toz duman bulutu
mudur?
Kim bilir belki de
gözünde bile canlandıramadığın sürecin bir gün sonrasıdır. Çok uzun bir
boşluktan sonra gelen tek bir gün, senin için yarındır. Yaz güneşinin
Anadolu’nun soğuk gecesine bağlandığı tek bir gün. Yarın; geçmişin derinliklerinden
çıkarılıp bugüne bağlanan tek bir gün, tek bir sabah olabilir mi?Saatlerin gece yarısını geçmesi yarını getirmez. Güneş’in ertesi sabah yeniden doğması da yarını getirmez. Yarın belki dündür, belki de kırk yıl öncesinde bir zamandadır. Yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı güneşin doğup batmasına göre bir sıralamaya sokmaya kalkışırsak çok yanılırız. Senin kalbindeki sıralama ile Saatli Maarif Takvimi'nin sıralaması birbirine uymaz.
Biz bilmesek de yarının güneşi yıllar önce doğmuş olabilir. “Güneş battı.” yorumu da bizim kendi kendimizi inandırma çabalarımızdan başka bir şey değildir. Aslında batan bir şey yoktur. Sen gözlerini kapatıp karanlıklara yürürsen suçu güneşe atmaya çalışmak vicdanını rahatlatmaktan başka bir işe yaramaz.
İnan ki senin terk ettiğin topraklarda güneş yarınlarda her zamanki parlaklığı ile parlıyor. Ne olup bittiğini bilmeden, hiçbir şey hatırlamadan geceye yürüyen sensin. Gökyüzünde parlayan yıldızları görme hevesi seni karanlıklara itti. Evinin üstünde güzel gözleriyle sana bakan, sımsıcak ellerini sana uzatmış güneşi göremez oldun.
Geçmişe geri dönmek için otobüse binemezsin. Hele uçak hiç olmaz ama kocaman beyaz bir güvercin, seni geçmişin yarınlarına götürebilir. Ellerini bıraktığın zaman, bir anda kendini geçmişin eskimeyen resimlerinin sıcacık çerçevesinin içinde buluverirsin. Sanki geçmiş hiç yaşanmamış, yıllar su gibi akıp gitmemiş ve geçen zaman hep bugünmüş.
Yarını
konuşmanın en güzel yanı bugünden başlamasıdır. Kalbini dinleyip, beyninden
süzüp kararını doğru vermen gerekir. Kocaman kadehin içindeki kırmızı şarap bugün müdür yoksa yarın mıdır? Yanlış düşünüyorsan, aslında bugünse sonra
bugünü yaşayamadığın için yarın çok pişman olursun. Yaşananlar gösterdi ki yarının bugünün devamı olması gerekmiyor.
Tahta duvarlardan
yankılanan eskilerin rock parçalarının sessiz gürültüsü aslında dünlerde değil
de bugünlerde yarın için yapılmıştır. Dünler için yapılmış olsaydı bugün
hayatımızın bir parçası olur muydu?Sen fark etmeyebilirsin ama bugünün karanlığında belki de yarın çoktan olmuştur. Sen bugünün yarın olduğunu anlayamadığın için yarını yaşayamadan bir anda kendini bir sonraki günde bulabilirsin. Geçmişin unutulmuş anıları ile bugünün gerçekleri el ele tutuşup sessizce yarının merdivenlerinden çıkıp giderler.
Garip bir histir bu. Sanki geçen günler hiç yaşanmamış, kaybolup giden yıllar bugün yaşayacağın yarınların habercisiymiş gibi gelir insana. Yarının tarifini doğru aldığını zanneden insanlar, hayatın çıkmaz sokaklarında uğraşıp dururlar. Ne içindir çabaları? Tabii yarının başladığı o noktaya ve o dakikaya dönebilmek içindir.
Bugünün kıymetini
bil; yarın belki hiç gelmez, belki de bugün yaşanmıştır.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Güzel bir hatırlatma oldu teşekkürler
YanıtlaSilBen teşekkür ederim 🙏
Sil