Bir şekilde küsülmüştür. Küs olan insanlar birbirini aramayacağına göre, o da seni aramaz. Kabahatin hangi tarafta olduğu da çok önemli değildir ama büyük bir gurur savaşı verirsin. Kalbin parçalanmış olsa da aramazsın.
Telefonu her
an dibinde tutarsan sanki ondan bir haber alma ihtimalin daha yüksekmiş gibi
bir hisse kapılırsın. Akşam bile telefon süt dişi gibi yastığın altındadır.
Sanki bütün gün aramayan şahıs, gece yarısı sensizliğe dayanamayıp mesaj
yazacak. Geçmez o karanlık akşamlar. Gündüzü idare edersin ama gecenin
sessizliği çöktüğünde dertlerinden, sıkıntılarından başka senle sohbet edecek
kimse yoktur.
Aramaz.
Acaba telefon mu çalışmıyor, hatlar mı bozuk diye elli defa kontrol edersin ama
bir yararı olmaz. Hiç bekleme, aramaz. “Allah’ım neden aramıyor?” diye söylenip
durursun.
Sen söylenirken,
sürünürken Kayahan bekleyişi başka türlü yorumlar. “Yandı mı bu postaneler yıkıldı mı yoksa? Ne bir haber ne merhaba zindan bu dünya. Uyutmuyor bu yaşananlar akşam olunca.”
Nasıl sözlerdir bunlar? Nedir bunları yazdıran? Büyük bir aşk mı, şişenin dibi mi yoksa büyük bir bekleyiş mi? Kim bilir belki de hepsi. Tabii Kayahan bu sözleri yazdığında henüz teknoloji bu kadar gelişmemişti. Bugün olsa belki de WhatsApp’lı, Facebook’lu bir şeyler yazardı.
Kendin aramadığın gibi o seni arasın diye de kıçını yırtarsın. Madem aramıyorsun, madem o kadar da umurunda değil, o zaman kıçını da yırtma. Çık yola adımlarını atmaya başla. Arkana bakma, sen nasıl olsa rahatsın, senin yokluğundan kahrolan karşı taraf. Ararsa da o arasın, sana göre hava hoş.
Böyle denir
ama bir yandan da karşı tarafa mesaj gönderilmeye devam edilir. Tamam
aramıyoruz ama çeşitli sosyal platformlarda onu unutmadığımızı da birazcık
hissettirmemiz lazım.
Sen oraya
buraya anlamlı mesajlar yazarsın, Kayahan bu şekilde dile getirir.
“Dön sen bence yol yakınken, bir
bilet al son seferden, barışalım seninle.”
Tek
kelimeyle muhteşem bir anlatım olmuş. Zaten bu tip cümleleri oturup düşünerek
yazamazsın, bunlar bir anda kendiliklerinden çıkarlar. O zamanlar İstanbul –
Ankara yüksek hızlı treni de olmadığı için son seferi kaçırmamak lazım. Bir
sonraki tren ne zaman gider, onu da Allah bilir.
Sevgili
Kayahan’ın şarkılarında hep bir özlem, hep bir bekleyiş, hep bir çağırış var.
Bütün şarkılarında konu hep aynı yere gidiyor. Her kimse Kayahan’ı bu kadar
üzen dolaylı olarak çok meşhur olmasına da neden olmuş.“Kıyametler kopuyor zavallı yüreğimde, tükendim, tükendim, tükendim artık, hiç mi özlemedin, hiç mi hakkım yok, bir ara bir sor Allah aşkına”
Daha ne
desin? Bence verilen mesaj çok net. Bunlar gibi daha yüzlerce örnek
sayabiliriz.
Sabah sabah
Kayahan da nereden çıktı diye merak eden dostlarımız vardır. Hemen cevap
vereyim. Ben Kayahan şarkılarını bilirim ama sözlerine hiç bu kadar dikkat
etmemiştim. Birçok sanatçının Kayahan şarkılarını seslendirdiği bir
CD var ve ben bu aralar o CD'yi çok dinliyorum.
Sözler her
ne kadar birbirine benzese de inanılmaz güzel. Böyle sözler yazabilmek için kalbindeki aşk yetmez. Miden de beynin de her yerinde hissetmen gerekir. O
hissi yaşadığın zaman bu sözler de doğal olarak çıkar. Olan sevgiliye, olmayan
sevgiliye özlem hiç bitmez.
“Adını yazmışlar gökyüzüne.
Fırtınalar düşmüş kaderime. Yolumu çizmişsin sen yine. Emrin olur gülüm, emrin
olur.”
Kim bilir belki de sen bunu bilmiyorsundur ama gönül sayfasında açık seçik senin adın yazıyordur.
Herkesin
kalbindekine kavuşması dileğiyle.Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Dilerim öyle olur.
YanıtlaSilSevgiyle.
Çok güzel anlatmışsın yine kalemine yüreğine sağlık🙏🥰💜
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 🙏🙏
Sil🙏🙏🙏😊💫
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 🙏🙏
SilGünaydın Emin, eline sağlık
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Yine harika bir yazı olmuş ☆
YanıtlaSilBenim en sevdiğim şarkıları, Unutma ve Her şeyden çok.
Sil☺️🍀
YanıtlaSil