Her zaman söylediğim bir tane lafım var. Aslında düşündüm de bir sürü lafım var. Bir tane diye diye çuval dolusu laf olmuş. Neyse, çuvalı şimdilik bir köşeye bırakalım da benim lafıma dönelim. “Kâğıtlar dağıtılırken her seferinde güzel el gelirse o oyunu dedem de oynar.” diyorum.
Gerçekten de
hayat insana her zaman çok güzel eller dağıtmıyor. Marifet gelen elin en
iyisini oynayabilmekte yatıyor. Hiç beklemediğin bir anda çok kötü bir el
gelebiliyor. “Hadi koz oynayalım.” deniliyor ama senin elinde yediliden büyük kâğıt
yok.
Kendine
gelen kâğıtları en iyi şekilde oynamasını bilen insanların başında sevgili
dostumuz, arkadaşımız Gülgün gelir. Her zaman, her ortamda karşısına çıkan
şartları en iyi şekilde yaşamayı başarabilen bir insandır.
Gülgün, her
yaşanandan kendine bir ders çıkarır. Öğrenmeye meraklı (hatta birazcık, azıcık
fazla meraklı da denebilir ama bu sabah o konudan bahsetmiyoruz), sürekli
kendini geliştiren, akıllı ve pratik zekâsı çok gelişmiş bir insandır. (olacak o
kadar, ne de olsa Kayserili)Gülgün’ü, Gülgün yapan özelliklerin başında iş bitiriciliği gelir. Net ve pratik bir yolla işin halledilmesi konusunda çok başarılıdır. Dostlarıyla eğlenmeyi çok seven ve bu uğurda para harcamaktan hiç çekinmeyen Gülgün, gereksiz yerlere parasını ziyan etmeyi de çok sevmez. (ne de olsa Kayserili) Para harcamamak için sigarayı bile bıraktığı söyleniyor ama ben çok da inanmadım.
Para
harcamayı çok gerekli gördüğü ve çok sevdiği konuların başında da giyim kuşam
gelir. Bu konuda para harcamaktan hiç kaçınmaz. Onu hiçbir zaman bakımsız
göremezsiniz. En olmadık anda bile minik de olsa bir bakımlılığı vardır.
Bakımlı olmadan evin salonuna bile gitmez vallahi.
Her zaman
dimdik ayakta durup, her şeyi çekip çevirmek kolay bir iş değildir ama Gülgün
bunu her zaman başarmıştır. Uyuşukluğa hiç tahammülü yoktur. Bir şey
yapılacaksa hemen yapılsın, bitsin ister. İşi bitirip yanına bitti işareti
atmayı çok sever. Sürüncemede kalan işler Gülgün’ü deli eder. (Çaktırmadan bu
mesajlarımın yarısı da Gülgün ile çalışan arkadaşlar için)Bütün bunlar güzel de Gülgün bu özelliklerini kimden almış? Vallahi benden almadığı kesin ama ikimiz de Yay burcunun bütün özelliklerini taşırız. Yemeyi, içmeyi, gezmeyi, eğlenmeyi severiz. "Hafif bir bağımsızlığımıza düşkünlüğümüz de vardır." desek çok da yalan olmaz.
Konuyu dağıtmayalım. Tabii bu özelliklerinin çoğunu sevgili annesi Filiz Hanım'dan almış. Her zaman sapasağlam ve dimdik durabilen, her ortamda ağırlığını çok iyi taşıyabilen, çok değerli bir annesi var sevgili Gülgün’ün. Beceriklilik, iş bitiricilik, zariflik, bilgi ne isterseniz her yönü var. Böyle bir annesi olduğu için Gülgün hem çok şanslı hem de hiçbir zaman sırtı yere gelmez.
Annesi var,
Gülgün var, tabii bir de minik Maya var. Hepsinde aynı karakteristik
özellikler... Dağıtılan her elin en iyisini oynamayı becerebilen, akıllı, başarılı
insanlar...
O var, bu var
ama en önemlisi Gülgün’ün dostları var. Her yerden, her kesimden saymakla
bitmeyecek kadar çok dostu var. Ben kendimi dost olarak görüyorum ama yirmi yıla
yakın bir samimiyetten sonra dostluğu, arkadaşlığı, her şeyi içinde barındıran
çok daha büyük bir paketin parçaları olduğumuzu düşünüyorum.
Sevgili
Gülgün, bugün bir yaş daha büyüdün; doğum günün kutlu olsun ama sen her zaman
minik olarak kalacaksın. Seni, sen yapan Yay özelliklerinden hiçbir zaman
vazgeçme. Artık karanlık günler olmasın. Günlerin hep bu sabahki güneş gibi
aydınlık olsun.
Söylememe
gerek yok ama dağıtılan her elde, biliyorsun biz her zaman buradayız.Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder