Canımı
sıkan, sınırda ölen 3 genç asker. Suriye’den mi ateş açıldı, çocuğun biri
cinnet mi geçirdi bilmiyorum ama çok canımı sıktığı kesin. Yıllardır devam eden
savaşta askerlerimize ateş açmak için bu haftayı mı buldular?
Canımı
sıkan, madenlerimizin durumu ve hiçbir zaman da düzelemeyecek olmaları.
Osmaniye’de ve Zonguldak’ta sessiz sedasız aramızdan ayrılan madenci
kardeşlerimizin mekanı cennet olsun. Yer altındaki ölüm riskini bile bile,
yeryüzündeki parasızlık nedeniyle madenlere giren kara talihli, kara bahtlı
kardeşlerim.
Canımı
sıkan, güney sınırlarımızın terör örgütlerinin köşe kapmaca oynadığı oyun
parkına dönüşmesi ve Suriye gibi güzel bir ülkenin vatandaşlarının içine
düştüğü yürek burkan durumları.
Canımı
sıkan, her sabah kalktığımda gördüğüm katledilen ormanlar. Bu kadar çorak bir
ülkede neden herkes 3-5 tane ormana saldırır, bunu anlamak çok güç. İnsanlar
ağaçları koruyacağız diye dayak yemekten bıktılar artık.
Canımı
sıkan, her partide, her şirkette, her spor kulübünde, her okulda, her yerde
yaşadığımız tek adam sistemleri. Herkesin kaderinin tek bir adamın iki
dudağının arasında olduğu alaturka, medeniyetten uzak yaşamlar.
Canımı
sıkan, çalışanların, yüksek puan alanların, doğru işler yapanların, başarılı
olanların değil de, yalakalık yapanların, etrafta dalga geçenlerin, zamanını
lobi yapmakla harcayanların başarılı olduğu iş hayatı.
Canımı
sıkan, bin türlü sorunumuz varken Osmanlıca tartışmaları yapmamızdır. Tercihli
mi olsun, mecburi ders mi olsun konusundan başka sorunumuz kalmadı mı?
Çocukların yarısı ayakkabısız okula giderken, sınıflarında ısınamazken tek
sorun Osmanlıca dersleri mi? Herkesin eskiyi okuyup anlamasına gerek varsa, o
zaman Sümerlerin çivi yazısı da mecburi olsun.Canımı sıkan, trafikte geçen zaman ve saatlerce trafikte bekleyeceğini bile bile evden 15 dakika erken çıkmayan insanlar. Ben olsam, o trafiği bir kere çekerim ikinci gün daha erken bir saatte evden çıkarım. Gerçi düşünüyorum da, zaten herkes işe gittiği için, kimsenin acelesi yok. Konu eve dönüş olsaydı, o zaman herkes bayıla bayıla erken çıkardı. Sabah sabah canım sıkılmasın diye, ters yöne giren, kırmızıda geçen, sağ şeritte durup sola dönen insanlardan filan hiç bahsetmiyorum.
Canımı
sıkan, insanların gerilmesine neden olan televizyon kanalları ve diğer medya
organlarıdır. Reyting ve para uğruna aynı konuları, toplumu gereceklerini bile
bile defalarca ekranlara taşıyorlar.
Canımı
sıkan, kendinden olmayandan veya kendi gibi düşünmeyenden nefret eden
insanlardır. Irkçılığın ve mezhep kavgalarının yüzyıllardır insanları
sevdiklerinden ayırdığı bu topraklarda, hiç mi akıllanamayacağız. Atılan her
kurşunun, zengin ülkelerde insanlara Zegna gömlek olarak geri döndüğünü görmek
bu karar mı zor?
Canımı
sıkan, her seçimde oy vermeyenlerin, bir parti kuracak olsalar en büyük ikinci
parti olarak meclise girecek olmaları. Canımı sıkan, insanların gözünün paradan başka hiçbir şey görmüyor olması. Kısa vadeli kazançlar uğruna insanların her şeyi yakıp yıkmaya hazır olması. Gözleri ne orman görüyor ne de kalp. İkisini de yakıp yıkmaya hazırlar.
Canımı
sıkan, hafriyat kamyonlarının, “Kim en fazla toprağı taşıyacak?” yarışı içinde
insan hayatını hiçe sayıp, para kazanmak uğruna yaptıkları akıl almaz işler.
Canımı
sıkan, Adalet’in artık bir bayan ismi dahi olmamasıdır. İsim, o kadar hassas
ki, insanlar artık çocuklarına bile koyamıyorlar. Adalet, artık çocukluğumuzda
severek içtiğimiz Atatürk Orman Çiftliği sütü gibi günlük üretiliyor.
Canımı
sıkan, erkeklere yapılan adaletsizliktir. Parası olan işini hallederken,
parasız çaresizce seyrediyor. Tabi ki, Adriana Lima konusundan söz ediyorum.
Şaka bir yana, gemilerin karadan geçirilmesi ve UEFA kupasından sonra, bu
toprakların gördüğü en büyük başarıdır.
Canımı
sıkan, bu yazının çok uzuyor olmasıdır. Sizin de canınızı sıkmamak için, canımı
sıkan konuları artık bir bağlamak gerekiyor.
Sağlıklı
kalın, canınızı sıkmayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder