İzmir’in her zaman
kalbimde ayrı bir yeri vardır ama bu şehirden mi kaynaklanıyor yoksa çok
sevdiklerimden mi diye düşündüğümde, sevdiklerim çok ağır basıyor. Tartının
diğer kefesi havada kalıyor.
Bu kadar çok
sevdiklerim olmasına rağmen yıllardır İzmir’e gidemiyordum. Hani insanın
üzerine “bir türlü kıçını kaldıramama” ruh hali çöker ya, bende de bu konuda o
durumdan vardı. Sonra ne yaptım? Tipik bir yay davranışı olarak, bir anda karar
verip, kalkıp İzmir’e gittim.En son yazacağım cümleyi hemen en başta yazayım. Her zamanki gibi yine çok güzel vakit geçirdim. Etrafımızda bu kadar sıkıntı ve gözyaşı varken, herkesin kafasında bin bir türlü endişe varken; İzmir’e gidip de ortalarda Asena gibi oynamayı planlamıyordum ama yine de dostları görmek gerçekten çok iyi geldi. Hemen belirteyim; İzmir’de de durum çok farklı değil. Hiç kimsenin çok fazla keyfi yok, herkes endişe ve üzüntü ile yaşananları takip ediyor.
Balık rakı mı dediniz? Bu dediğiniz ortam çok fazla yaşandı. Şubat ortasında, 26 derece havada, denizin dibinde oturmuş kardeşimle sohbet ederken rakı içmeden olmazdı. Zaten biz içmesek, İzmirliler bu duruma çok kızarlardı. Denizin o kadar dibindeydik ki, neredeyse akşam yemeği turu teknesindekilerle kadeh tokuşturacaktık. İzmir’in bütün çöplerinin denizin üzerinde geçit töreni yapıyor olması bile keyfimizi kaçıramadı.
Denizin dibindeki masalara karşı eskiden beri bir zaafım vardır. Nedenini bilmiyorum, çocukluğuma inmek lazım. Bu durumu bilen sevgili kardeşim de neredeyse masayı denizin içinde ayırtmış. Tek kelimeyle ortam harikaydı. Sohbet ve dedikodu da güzeldi ama hiç heveslenmeyin onu burada paylaşmıyorum.
Tamam tamam, madem çok ısrar ediyorsunuz azıcık bir dedikodu vereyim. İnek büyütmek işinden vazgeçen sevgili kardeşim, solucan üreticiliğine soyunmuş. “O da ne demek?” diye bana sormayın zira ben de bilmiyorum. Çok merak edenler, kendisine yazabilirler.
İzmir günleri o kadar
dolu geçti ki, kahvaltıda ayrı arkadaşlarımla buluştum, öğlen yemeğinde başka
bir grupla, akşam yemeğinde de ayrı bir grupla. Buna rağmen İzmir’de yaşayan
dostlarımın çok küçük bir bölümünü görebildim. Kimse sitem etmesin sizleri de
en kısa zamanda görebilmeyi çok istiyorum.
Şimdi oradan bir
tanesi çıkacak ve “bütün yemekleri yazmışsın ama öğleden sonra çay sohbetlerini
eklememişsin” diyecek. Bu konuyu da böylece kapsama alanımıza aldıktan sonra
sizlere daha ilginç bir konudan bahsedeyim. Arkadaşlarımdan bir tanesi, özçekim
eğitimi almış ve telefonu eline aldığı gibi şahane resimler çekebiliyor.
Anladığım kadarıyla, telefonu hangi açıdan nasıl tutacağını filan kursta
öğretmişler. Garson da 150 tane resim çekti ama başarılı olamadı.
Tabi ki, İzmir’in en
popüler pastanesinde en popüler masayı ayarlayan sevgili Oğuzhan’a da ayrıca çok
teşekkür ediyorum. Söylediğine göre, o masayı ayarlamak için perşembe
akşamından gidip, orada sabahlamış.
Kaldığım otelin
Kordon’da ve Alsancak’ın azma mekânlarının dibinde olması büyük bir avantaj
oldu. Hemen hemen her yere yürüyerek gittim. Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nden
sapılan bir sokakta bulunan ve içeri zar zor bin çeşit rica ile girilen bir
mekânda içmediğim bira kalmadı. Adam dünyanın her yerinden bira getirmiş diye,
ben de sanki onların hepsini içmek zorundaymışım gibi bir sorumluluk içine
girdim. Sohbet çok güzel olunca, ortam güzel olunca biralar da su gibi gitti.
Biraları içtik ama
içeri girip de doğru bir masaya oturana kadar anamız ağladı. Güzel bir masaya
ancak 3 aşamada ulaşabiliyorsunuz. Öküz’ün kapanmış olması can sıkıcıydı ama ne
yapalım artık; Allah başka dert vermesin.Otelin civarında gitmediğim yer kalmadı. Her yere yürüyerek ulaşabilmek çok hoşuma gitti. Sadece dün gece Levent Marina tarafına giderken taksiye bindim. Onun dışında her yere yürüyerek ulaştım.
Sayılı gün çabuk
geçti, İzmir’de güzel hatıraları ile geride kaldı. Bazı dostlarımı,
sevdiklerimi gördüm, bazılarını göremedim ama şunu bilmenizi isterim ki, kalbim
Ege’de sizlerle kaldı…
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Yine bekliyoruz bu sayılmaz :)
YanıtlaSilİnşallah en kısa zamanda yine geleceğim :)
SilOzcekim egitimi size masrafsiz Emin Bey ��
YanıtlaSilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...