Dünya kurulduğundan
beri iki şeyi birbirinden ayırmayı başaramıyoruz.
Bu tip bir düşüncenin
ürünü olarak da, Diyarbakır’ın Amedspor takımı ile Fenerbahçe arasında oynanan
maçı, bir futbol müsabakasından başka her şeye çevirdik. İnsanları
yakınlaştırması gereken spor faaliyetlerini, etnik kutuplaştırmalar için
kullanmak kadar kötü bir düşünce olamaz.Herkes, ortamı germek için elinden geleni yaptı ama Allah’tan insanlar bu tuzağa düşmedi. Bu günlerde ortamı normalleştirmek bir numaralı hedefimiz olması gerekirken, bazı menfaat çevreleri işleri çığırından çıkartmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Güneydoğumuzdaki durum, bu işten nemalanan bazı çevreler hariç, hiç kimsenin yaşamayı arzu etmediği bir ortamdır. Bu ortamı elbirliği ile sonuçlandırıp, barışın hâkim olmasını sağlamak, bu ülkede yaşayan herkesin en önemli hedefi olmalıdır. Ülkesini terör örgütlerinin oyun parkı haline getiren milletlerin başına neler geldiğini hep beraber aylardır izliyoruz.
Sevgili basın mensuplarımız gitmişler, Diyarbakır Havaalanı’ndan Fenerbahçe’nin gelişinin canlı yayınını yapıyorlar. Şimdi sizlere soruyorum; neden böyle bir yayın yapılıyor? Fenerbahçe Kayseri’ye gidince böyle bir yayın yapılmıyor da, neden Diyarbakır’a gidince yapılıyor?
Efendim Diyarbakır’daki ortam olay çıkmasına müsaitmiş ve bunun bir haber değeri varmış. Haber değerini ne yapmanız gerektiğini sonra yazarım ama ortam olay çıkmasına müsaitse, tam tersine ortamı germemek lazım. Yüzlerce kamera oraya yerleşirse, o zaman suni bir şekilde olayın boyutu büyür.
Nitekim de hiçbir olay
olmadan, güzel bir ortamda, güzel bir havada maç tamamlandı. Etrafımızda
bizleri kutuplaştırmak için sürekli üzerine odun atılan ateşler varken, son
kalan bir iki yakınlaştırıcı ateşi de söndürmeyelim. Hangi ortamda olursa
olsun, hiç fark etmez; herkes ortamı gerecek söylemler yapmamaya çok dikkat
etmelidir.
Her zaman farklı
parametreleri ayrı ayrı tutmayı başarabilmiş bir insan olduğuma inanırım. Örnek
olarak, hiçbir zaman işyerindeki günlük didişmeleri, şahsi nefretlere
dönüştürmedim. Fikirleri benden farklı olan insanlara karşı da bir nefret
beslemiyorum. Her platformda inandıklarımı savunurum ama karşımdaki ikna
olmuyorsa bunu nefrete dönüştürmem.Amedspor, çeşitli şehirlerde maçlar yaptı ve her gittiği yerde ama az ama çok tepki ile karşılandı. Tabi ki, bunda kendi taraftarlarının attığı sloganların da etkisi çok büyük ama Türkiye’nin 100 yıllık sorunları ile bir futbol takımını ayrı tutmayı başarabilmeliyiz.
Bir yerlerde açılmış bir pankartta, “burası Türklerin takımı” gibi bir şey yazıyordu ama o anda sahada oynayan takımda sadece bir tane Anadolu çocuğu vardı. Geri kalanların hepsi yabancı oyunculardı.
Küreselleşen bir
dünyada, etnik ve mezhepsel kutuplaşmalar içine girmek, ülkelerin fakir
kalmasından, birbirini yemesinden ve de Batı’da birilerinin marka don
giymesinden başka bir işe yaramaz. Kısır çekişmeleri bir yere bırakarak, hep
beraber ileri gitmenin yollarını aramalıyız.
Ortamı germeme
konusunda, en büyük pay da basın mensuplarına düşüyor. Laf taşıma işini eskiden
sokaktaki dedikoducu insanlar yapardı, günümüzde artık basın bu görevi
üstlenmiş durumda. Her cümlelerini milyonların takip ettiği, basın mensupları,
köşe yazarları, program sunucuları bu konuda çok ama çok dikkatli olmak
zorunda.
Unutmayın, ırkçılığa
yönelik laf taşımalar, Demet Akalın’dan bir şeyler duyup, Hande Yener’e
yetiştirmeye benzemez…
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...