Her şeyi ben
bilirim.
Şehirciliği
de en iyi ben bilirim, mimarlığı da mühendisliği de. Diğer bütün konularda
olduğu gibi bu konuda da her zaman benim dediğim olacak.
Özet olarak her zaman, her konuda, hep benim dediğim olacak ve başkalarının ne düşündüğü de benim için hiç önemli değil.
Her şeyin en
iyisini ben bilirim. Hiçbirinize “Sen ne düşünüyorsun?” diye sormam zira hiçbirinizin fikrine, görüşüne, tecrübesine saygım yok.
Ne
yiyeceğinize, ne içeceğinize hepsine ben karar vereceğim. Yeme içime konusunu
benden daha iyi bilecek değilsiniz ya. Neyin zararlı olduğunu da en iyi ben bilirim. Sigara içmek zaten zinhar yasak.
Kesinlikle izin vermiyorum.
Ne zaman,
nereye, nasıl gideceğinize de (veya gitmeyeceğinize de) her zaman ben karar
vereceğim. Bir yerden, bir yere nasıl gidilir, en iyi ben bilirim. Zaten çoğu
yere gitmenize de izin vermem, o da ayrı bir konu.
Ne zaman
eğleneceğinize, ne zaman ders çalışacağınıza da ben karar veririm. Zaten aç
veya açıkta olmayan bir çocuğun bütün zamanını ders çalışarak harcaması
gerekiyor.Özet olarak her zaman, her konuda, hep benim dediğim olacak ve başkalarının ne düşündüğü de benim için hiç önemli değil.
Çok tanıdık
değil mi? Herkes kimi kastettiğimi anlamıştır.
Evet, doğru
bildiniz; sevgili babamdan söz ediyorum.Karadeniz’in havasında, suyunda, ormanında, dağında bir şey var ama ben
çözemedim. Suyundan içince bir şeyler
değişiyor herhalde.
Diyeceksiniz
ki "Durum böyleydi de her dakika sokaklara nasıl çıkıyordunuz?" Güzel bir soru.
Çıkabiliyorduk çünkü babamın ömrü seyahatlerde geçiyordu. Şimdiki gibi sabah
uçağıyla git, akşam uçağıyla dön durumu yoktu. Uzak şehirlere gittiği zaman 15
günden önce gelmezdi. Tabii, telefon filan da olmadığı için babamın döneceği
günü de iyi kestirmek gerekiyordu. Belirli bir dönüş günü hiçbir zaman olmazdı.
Gidilen seyahatin çapına göre senin bir tahmin yürütmen gerekirdi. Yanlış plan yaptıysan ve de bir anda geliverirse
bütün planların yatardı.
"Baba
sinemaya gidelim mi?" Hayır. "Baba maça gidelim mi?" Hayır. "Baba sokağa çıkalım
mı?" "Bütün dersleriniz bitti mi?" Soru derslerin bitmesi değil ki? Neden
soruya soruyla karşılık verilir? "Baba, bu gece arkadaşımda kalabilir
miyim?" diye zaten hiç sorma. Adamcağızı da durup dururken sinirlendirmenin bir
anlamı yok.
Babam seyahatte
filan değilse o salondayken salona girmemek de iyi bir taktikti. Seni görür
görmez “Bütün dersler, ödevler bitti mi?” diye soracak. Bu soru sakat bir
sorudur. "Bitti." desen bir türlü, "Bitmedi." desen bir türlü. "Getir göster." dese veya "Gel de şu ödeve benzer bir iki soru da ben sorayım." dese bittin.
Ben17
yaşında yurt dışına gittikten sonra zaman, zaman yaz aylarında Ankara’ya
gelirdim. Bu da öyle çok sık olmazdı dört sene beş sene hiç gelmediğim dönemler
vardı. 22 23 yaşındayken filan Ankara’ya geldiğimde, akşamları kapıdan
çıkarken dinlemeyeceği mi bile bile babam "11.00'de evde ol." derdi. Ben tabii dinlemez, ertesi sabah hava aydınlanınca eve
girerdim ama o yine de söylerdi. Allahtan erken yattığı için benim kaçta
geldiğimi görmezdi de kavga çıkmazdı. Bir sabah tam ben gelmişken o da
kalktı ve beni erken kalktım zannetti, ben de bozuntuya vermedim.
Babam,
yapılması şart olmayan bir şeyin neden yapıldığını da anlamaz. İnsanlar denize
dalmaya, dağa tırmanmaya veya Sevgili Levent gibi mağaraya inmeye gidiyorlar dediğinde hemen “Neden?” derdi. Dağa tırmanman gerekmiyorsa neden dağa
tırmanıyorsun kardeşim deli misin, nesin?
Her şeye hayır, her şeye yasak. İyi güzel ama sonunda bu her şeye
hayır deme ve her şeyi yasaklama politikası, bir yerde iflas ediyor. Ben bunları
yaparak her şeyi kontrol ederim, çocukları hiç dışarı bırakmazsam zararlı bir
şey yapamazlar, veya düşüp kafalarını kıramazlar yaklaşımı; kısa vadede
başarılı oluyor gibi gözükse de uzun vadede kesinlikle sınıfta kalıyor.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Defalarca yalnışlığı kendi yakın çevremizde, içimizde kanıtlanmış bir gerçeğe, TÜrk toplumunun ve aşırı muhafazakar tüm toplumların, neden inatla sarıldığını anlamak için, sosyolog mu olsam diyorum? Çok güzel bir yazı yine! Ellerinize sağlık..
YanıtlaSilSevgili Ceylan çok teşekkür ederim...
YanıtlaSilBenim Müjdat diye çok sevdiğim bir arkadaşım, dostum var ve onun güzel bir yorumu var... Diyor ki "Ağabey biz arada kalmış bir jenerasyonuz. Küçükken babalara ağzımızı açamıyorduk, şimdi de psikolojileri bozulur diye çocuklara ağzımızı açamıyoruz". Çok da doğru söylüyor..
Kaleminize saglik
YanıtlaSilTeşekkürler Berker'cim...
YanıtlaSil"Çok tanıdık değil mi? Herkes kimi kastettiğimi anlamıştır.
YanıtlaSilEvet doğru bildiniz sevgili babamdan söz ediyorum" :)
her yazinizda, mutlaka bir paragrafta kopuyorum =D elinize saglik...
Sağ ol Burcu'cum :))
SilGünaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...