"Ne kadar pahalı bir şey bu ekmek?” diye düşünürdü küçük Ayşecik. Babası ekmek parası kazanabilmek için İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştı. Köydeki diğer akrabalarında da durum çok farklı değildi, birçoğu ekmek parası kazanabilmek için ailelerini köyde bırakıp İstanbul’a gitmişti.
Benim babam gitti ama
Mehmet dayı niye köyde diye düşünmeden de edemiyordu küçük Ayşe. Onlar ekmek
yemiyorlar mı acaba? Babam keşke geri gelse de ben ekmek yemesem de olur.
Hamurla, gözlemeyle idare ederim, yeter ki babam geri gelsin.
Köyün büyüklerinden sık
sık "para İstanbul’da" sözünü duyuyordu. Her akşam yatağa yattığında "Para niye İstanbul’da, neden bizim köyde yok?" diye düşünmeye çalışırken uyuyup
kalırdı. Babam İstanbul’a gideceğine para bizim köye gelse olmaz mı?
Akrabaları Necmi dayının
cenazesinin görüntüleri minik Ayşe’nin gözünün önünden gitmiyor. Bütün köy
üzgün, bütün köy ağlıyordu. İnşaattan düşmüş diyorlar. Bu tam olarak ne
demekti? Necmi dayı inşaatta ne yapıyordu, sonuçta İstanbul’a bir ekmek parası
alıp geri dönmek için gitmemiş miydi?Bir ekmek parası kazanmak için kaç yıl İstanbul’da olmak gerekiyor? Neden gidenler geri gelmiyor? Necmi dayı neden öldü? İstanbul tehlikeli bir yer mi? Ben büyüyünce hiç İstanbul’a gitmeyeceğim. Babamı benden ayırdığı içinde İstanbul’dan nefret ediyorum.
Küçük Ayşe dün okula
başladı. Babasının, amcaoğlu köye dönerken yolladığı okul kıyafetlerini gururla
giydi. Büyüyünce köyde de para olmasını sağlayacak ki, bir daha babalar,
amcalar, ağabeyler İstanbul’a gitmek zorunda kalmasın.
Babasının, Kadıköy
sokaklarından özenle aldığı ve yolladığı kıyafetler küçük Ayşe’ye çok yakıştı.
Biliyor musunuz üstelik hem siyah ayakkabı, hem de siyah çizme yollamış. Kışlık
montu da sıcacık tutacak minik Ayşe’yi. Babası yollamış. Minik kızım üşümesin
diye yollamış. Varsın Ayşecik bilmesin o montun parasının babasının kaç günlük
çalışmasına denk geldiğini. Yeter ki sen üşüme baban yine kazanır.
Babası kurban bayramında geldiğinde göstermek için, okulun ilk günü
komşularının fotoğraf makinası ile resim de çekecekler. Minik Ayşe de, barakanın soğuk duvarlarına
bakarak uyumaya çalışan babası da hep o günü hayal ediyorlar
Hayal ediyor ama bir
yandan da korkuyor minik Ayşe. Necmi dayının cenazesini ve İstanbul’un
tehlikeli bir yer olduğunu unutmadı. Annesi de zaman zaman “sen okuyabilesin
diye baban gitti oralara” gibi laflar ediyor. Babası bu tehlikeli şehre küçük
Ayşe için mi gitmişti? Hep ekmek parası deniliyordu, şimdi olay küçük Ayşecik’e
döndü. Bütün bu tehlikeli yaşamın nedeni Ayşe miydi?
Bir an kendini çok kötü
hissetti. Benim yüzümden babam da inşaattan düşerse ben ne yaparım diye panik
oldu. Acaba okula gitmese de babası geri mi dönseydi? Ama bir taraftan da ekmek
parası diyorlardı, peki o konu ne olacaktı?Her sabah yataktan korkarak kalkıyor Ayşecik. İstanbul’dan kötü bir haber gelecek diye çok huzursuz. "Allah’ım babam inşaattan düşmesin" diye dualar ediyor her gece. Her sabah caminin yanından geçerken Necmi dayının cenazesinin durduğu yere bakıp, boş olduğunu görünce rahat bir nefes alıyor.
Hiçbir emniyet tedbiri
almadan çalışmayı ve çalıştırmayı adet edinmiş amcalar unutmayın ki bu ülkenin
dört bir köşesinde minik Ayşeler babalarını bekliyorlar. Minik çocukların
gözyaşlarının ağırlığının altından kalkamazsınız… Minik Ayşe’nin gözleri bu
dünyada da, öbür dünyada da sizden davacı olur…
Artık silkinme zamanı ve
emniyet tedbiri almadan çalışmama zamanı. Kendini düşünmüyorsan Ayşe’yi düşün…Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder