O zaman bu konuda birçok
şey yazdım ve üzülerek görüyorum ki o günlerde yazdıklarımın hepsi doğru çıktı.
Her zaman olduğu gibi “her türlü tedbiri alacağız” lafları bu sefer de boş
çıktı. Bir kerede yanıltın bizi. Hiçbir şey yapılacağına inanmıyorduk ama helal
olsun her türlü tedbiri aldılar diyelim.
Bırakın her türlü tedbiri
almayı en ufak bir değişiklik yapmadan kömür ocaklarında yavaş yavaş çalışmalar
yeniden başladı. Bu 4 ay içerisinde ben Soma’da ki veya başka yerlerdeki maden
ocakları ile ilgili olarak en ufak bir iyileştirme yapıldığını duymadım,
bilmiyorum duyanınız var mı?
Hiçbir bilgiye dayanarak
söylemiyorum ama bir şeyler yapılamamasının en büyük nedeninin, artık bu
madenleri düzeltmenin mümkün olmamasına bağlıyorum. Madenler yıllarca o kadar
kötü işletilmiş ki artık bu saatten sonra parayı da verseniz düzeltilmeleri mümkün
değil. Ya tamamen kapatacaksın, ya da kelle koltukta girip işleteceksin.
Önümüzde başka bir seçenek yok.Dün akşam televizyonda dinliyorum, işçiler her şeyden vazgeçtik gaz maskeleri bile değiştirilmedi diyorlar. Hadi madeni sağlamlaştıramıyorsun, hadi kaçış yolları yapamıyorsun ama gaz maskelerini ve benzeri koruyucu aparatı neden değiştiremiyorsun? Binalara, şuralara, buralara milyarlar harcayan devletimiz işçisine bir maske alamıyor mu?
Neymiş? Yaşam odaları çok
pahalıymış madeni işleten firmaların herkese yetecek kadar yaşam odası alması
mümkün değilmiş. Yaşam odaları pahalı ama hayat çok ucuz. O zaman firmalar
alabildikleri kadarını alsınlar, yetmeyen kısmını da güçlü devletimiz
karşılasın. Sonuçta biz dünyanın en büyük devletlerinden bir değil miyiz?
Koskoca yeni Türkiye birkaç yüz tana yaşam odası alamıyor mu?
301 insan gitti bu
dünyadan. Dile kolay tam 301 insan. Bunlar internetteki savaşçılık oyununda
ölmediler. Aileleri, çolukları, çocukları olan insanlar gerçekten öldüler. Biz
ne yaptık? Hiçbir şey yapamadık. Yazıktır, günahtır insan en azından bazı
şeylerde bir iyileştirme sağlamaya çalışır. Minik çocukların gözündeki yaşlar
kurumdan aynı şartlarda insanları yeniden madenlere çağırmak tam manasıyla
alternatifsizliği kullanmaktır.
Biz balık hafızalı bir
milletiz lafını sık sık duyuyoruz ve kullanıyoruz ama artık hafızamızı biraz
geliştirsek, en azından balıklardan daha yukarıda bir seviyeye gelsek diyorum.Olaydan sonra bir takım mühendisler tutuklandı ve başkada bir şey duymadık. Hiçbir yetkisi olmayan ve canı her gün o madende çalışan herkes kadar tehlikede olan bu çocuklardan başkada kimseye bir şey dendiğini duymadık. Ne madenin sahibine bir şey dendi, ne de işletenine.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti
istese iki tane bağımsız denetici firma tutup bu madenlerin durumunu analiz
ettiremez mi? Tabi ki ettirebilir ama çıkacak çarşaf listeleri onlarda
biliyorlar. O kadar çok eksik var ki düzeltilmesi mümkün değil.
Tekrar yazıyorum, bu
aşamada kaçış tünelleri gibi yapısal değişiklik gerektiren şeyleri yapmak bu
madenlerin bir çoğunda imkansız olabilir ama satın alınarak hayat kurtarmaya
katkısı olacağına inandığımız her şey temin edilmeli.
İnsanların ölmesine, “ölüm
bu işin doğasında var” diyerek seyirci kalamayız. Her türlü işe para
harcanırken, madenlerdeki koşulları iyileştirecek paramız yok demek de komik
oluyor.
Bu kafa yapımız
değişmediği müddetçe biz daha bir sürü toplu konutta yaparız, toplu mezarda…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...