17 Eylül 2015 Perşembe

Zaman Daralıyor...

Günaydın dostlar.

Hazır akşama Fener’in maçı varken, biraz dedikodu yapalım mı? Hürriyet Gazetesi, “Fener’e iyi haber, 'Sakatlığı geçen Nani bu akşam oynayabilecek’.” diye başlık atmış. Bu iyi habere nedense bir gram bile sevinemedim.
 
Zaten bu sene Fenerbahçe’nin en büyük şansızlığı, Nani ve Van Persie’nin çok kötü çıkmaları. Tabi ki Manchester United’da oynadıkları seviyeleri beklemiyorduk ama bu kadar kötü olacaklarını da tahmin etmiyorduk. Manchester seviyesinin yarısı bile gelse yeterdi fakat o bile gelmedi.
İkisi de çok büyük hayal kırıklığı. Bu dünya da bir gram adalet varsa bu akşam ikisinin de ilk 11’de başlamaması gerekiyor. Hele Van Persie ve Fernandao hiç olmuyor. Takım geçen seneki kadar kötü oynayacaksa bu kadar transfere ne gerek vardı?

Düşünün ki, 2 tane eski dünya yıldızı almışsınız, tonla para vermişsiniz ve vermeye de devam edeceksiniz ama ikisinin de kıçını kaldıracak halleri yok. Bu durum ister istemez diğer oyucuları da etkiliyor. Sen yırtınacaksın, adamlar hiçbir şey yapmayacak ama günün sonunda en yüksek parayı onlar alacaklar.

Bir şansızlık da Pereira. Oyuncuların kendi kendilerine çalışacaklarına filan inanıyor. Zannedersin ki adam Almanya’dan geldi. Sanki Portekizli futbolcular çalışmaya çok meraklı da aynı şeyi bizimkilerden bekliyor. Sevgili Pereira, “bunlar profesyonel her daim kendilerini hazır tutarlar” görüşü bu topraklarda hayatta yürümez.
Hazırlık maçları da dâhil olmak üzere neredeyse 15 tane maç izledik ama bana takımın koşacak hali yokmuş gibi geliyor. Henüz bir tane bile doğru dürüst top oynadığımız maç yok. Böyle deyince de birçok insan bana, “Öyle diyorsun da takım lider.” diye cevap veriyor. Doğru söylüyorsunuz, tesadüfi gollerle ve bireysel çabalarla gelmiş bir liderlik var. Takım oyunundan eser yok.

Böyle giderse 1-2 ay sonra, “Emenike iyiydi ya, en azından sürati vardı.” filan diye konuşmaya başlayacağız. Hazırlık maçlarında iyi gibi görünen Fernandao, lig başlayınca balon gibi söndü. Takım her zamanki gibi ileride çoğalamıyor ve bir tane bile gol pozisyonuna giremiyor. Bu gidişat gerçekten çok kötü ve birkaç hafta içinde de düzelecekmiş gibi durmuyor.
Geçmişi bilen insanlar, teknik heyete ve oyunculara bu ülkede Alex’in bile yuhalandığını hatırlatmalı. Geldiğinde stadın yarısını doldurarak seni bağrına basan taraftarlar, bir anda sana bağırıp çağırmaya başlarlar. “2 hareket yapar idare ederim” düşüncesiyle geldiyseniz; bu durumu burada kimseye yediremeyeceğinizi sizlere şimdiden belirtmek isterim.
Fener çok kötü de diğerleri çok mu iyi? Tabi ki iyi değiller.

Geçen akşam Galatasaray’ın da halini gördük. Her zaman söylediğim gibi, “yazık bu ülkenin paralarına”. Bu tip maçlarda oynasınlar diye alınan Podolski ve Sneidjer gibi adamlar saha da hiç yoktu. Babacığım sen bu maçta oynamayacaksan ne zaman oynayacaksın? Son vuruşları her zaman bir hayal kırıklığı olmuş olan Umut Bulut, kurtarıcı olarak sahaya sürülüyor. Tabi ki bir de Burak Efendi var. Onun hakkında da birkaç cümle yazmam gerekiyor. Lütfen maçları dikkatli izleyin. İster milli maç olsun, ister Galatasaray’ın maçı, Burak her maçı sanki birileri rica etmiş de ayıp olmasın diye gelmiş oynuyormuş gibi oynuyor. Bir takım garip havalar, bakışlar, pozlar ama icraat sıfır.

Ne Fener’in, ne de Galatasaray’ın taraftarları mutlu. Takımlardan biri servet harcadı, diğeri sanki bir sportif başarı hedefi yokmuş gibi davrandı ama sonuçta ikisi de aynı noktaya vardı. İki takım da son derece kötü futbol oynuyor. İşin kötü tarafı haftalar geçtikçe bir iyiye gidiş de görmüyoruz.
Alarm zilleri çalıyor, zaman daralıyor. Bu taraftar, bu isteksiz ve enerjisiz kötü oyuna en fazla birkaç hafta daha tahammül eder. Bu akşam ki maç mı? Bir şey olmaz. Futbol biraz da tesadüfler oyunudur. Maç 5-0 bile bitebilir ama bu hiçbir şeyi değiştirmez. Fener her zamanki kısır ve beceriksiz oyunuyla hepimizi deli eder.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder