Bu sabahki
derdim, klimalar.
Havaların
sıcak gitmesinden midir yoksa ülkenin içinde bulunduğu durumdan mıdır
bilmiyorum ama bu aralar her sabah üzerine gidecek bir konu arıyorum. İçimden
bir şeylere takmak geliyor herhalde…
Korkmayın,
korkmayın olay “pişmiş domates” kadar ciddi ve vahim bir konu değil ama yine de
bu açık klimalar hiç hoşuma gitmiyor. “Hoşuna gitmiyorsa, kapat kardeşim” diyeceksiniz
ama konu o kadar basit değil.
Sizlerin de
bildiği gibi Minibüs Yolu ile Sahil yolu arasında kalan arazi parçasında
“kentsel dönüşüm” adı altında büyük bir betonlaşma yarışı yaşanıyor. Eski
apartmanlar yıkılıp yerine daha büyük, daha çok insana mesken olacak binalar
yapılıyor. Bu betonlaşma ve apartmanlaşma işini hiç sevmesem de, Allah var bu
apartmanların bazılarını çok güzel yapıyorlar. En azından dış görünüşleri
başarılı oluyor. Sokaklarda yeni apartmanların arasında yürüyüş yaparken, “Bunları büyük bir hızla yapıyorlar, inşallah sağlam yapıyorlardır.”, diyorum kendi kendime.
Görünüşleri çekici olan bu binalara, güzel de isimler veriyorlar. Koru Rezidans, Çamlık Konakları, Yalı Sitesi gibi yapılan bina ile uzaktan yakından alakası olmayan her isim bu apartmanlara veriliyor. Bir Allah’ın kulu da gelip, “Ne sitesi kardeşim, burada sadece uyuz bir tane bina var.” demiyor.
Hemen
belirteyim, yeni yapılan bu daireler için inanılmaz fiyatlar istiyorlar. Bizim
karşımızda yapılan apartman biteli 4 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen henüz
bir tane bile satamadı. Apartman
görevlisi arkadaşımızın söylediğine göre (doğrumu yanlış mı bilmiyorum ama) daire
başına 1,5 milyon dolar istiyorlarmış. 3 odalı bir apartman dairesi için 4
milyon TL. “Çüş”, demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
İnanılmaz
fiyatlar istiyorsun, inanılmaz isimler koyuyorsun ama klimaları da armut gibi
ön cepheye koyuyorsun. Sık sık yazılarımda çok da estetik kaygımız olmayan bir
millet olduğumuzdan söz ediyorum. Ne yazık ki artistik değerlerimiz çok da
gelişmiş değil. Konu ne olursa olsun, her şeye işlevsel bakarız.
Güzel bir
bina yapıyorsun ama dışarıdan bakan ön cephede 18 tane klima dış ünitesi
görüyor. Bu nasıl bir çirkinliktir? Bu nasıl bir estetik eksikliğidir? Bu nasıl
bir görüş noksanlığıdır? “Kardeşim bunları bir şekilde saklayacak daha güzel
bir plan çizemiyor musun?”. Hemen belirteyim çok güzel bir şekilde bunları
saklayan mimarlar var.
Binayı
istediğin kadar güzel yap; alaturka bir şekilde uzak doğu evleri tadında bir
görüntü içinde klimaları dış yüzeye koyduğun zaman benim için o bina bitmiştir.
Bu sabah klimalara taktım ama antenler için de durum çok farklı değil.
Klimalarla
yeni binaların görüntüsünün içine edenler çok fazla olmakla beraber; bu
binaların iyi bir yanı, balkonların kapatmaya müsait olmaması. Balkon çevirmeye
meraklı bir millet olarak, en azından bu çirkinlikten kurtulmuş olduk. Benim şu
anda yaşadığım apartmanda yaşayan komşularımızdan biri, yangın merdiveni
girişini kapatıp kiler haline getirmişti…
Bulduk mu boş bir alan hemen etrafını kapatırız. Yangın merdivenlerini, bahçeleri, balkonları, apartman boşluklarını değil, klimaları kapatın…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder