Zaten birbirimize çok
fazla güvenmezdik ama artık hiç güvenmez olduğumuzun farkında mısınız?
Karşımızdaki insan, iyi bir şeyler söylese de, kötü de söylese; hep bir
şüpheyle ve güvensizlikle yaklaşıyoruz. Güvenmiyorum kardeşim…
“Balık baştan kokar,”
demişler. En başta devletimiz vatandaşına güvenmiyor. Böyle bir güven oluşmuş
olsaydı, noterlik diye bir birim belki de hiç olmazdı. Amerika’da yaşadığımız
günlerde, bizim konsolosluk “noter tasdikli olması gerekiyor,” diye
tutturduğunda, 80 yaşlarında ve mutfağından noterlik yapan bir kadıncağızı
bulup, zar zor işimizi halletmiştik. Kadın, “ben en son noterlik yapalı, 30
sene filan oldu,” demişti. Bizim birbirimize olan güvensizliğimiz, kadının
anılarını canlandırdı.“Üniversiteden kâğıt al, konsolosluğa yolla”. Tamam yollayayım. “Ama ilk önce noterden tasdik ettir”. Neden? “Çünkü sana güvenmiyorum. Kâğıdı kendin de hazırlamış olabilirsin. Güvenmiyorum kardeşim.
Devlet vatandaşına güvenmiyor da, vatandaş devletine güveniyor mu? O da güvenmiyor. Ne vergi ödemek konusunda güveniyor, ne de adaletli davranacağı konusunda güveniyor. Herkes, sistemin “adamını bulma, adam kayırma ve torpil” parametreleri üzerine kurulu olduğunu düşünüyor.
Ben, gündüzleri
televizyon seyretmem. Evde olduğum günlerde bile televizyonu 17.00 – 18.00 gibi
açarım ve karşıma açar açmaz evlenme programları çıkar. Bizim, en son
bildiğimizden beri bu programlar karıncalar gibi üremişler. Aynı anda yayında en
az 10 tane bu programlardan var. Dün kızın biri, çocuğa “seni çok seviyorum,”
diyor ama çocuk ne yapıyor; “sana güvenmiyorum,” diye cevap veriyor.
Güvenmiyorum kardeşim, zorla mı?
Sınavlarda kopya çekme
işinin, bizim zamanımıza göre çok azaldığını düşünüyorum ama yine de bu konuda
da bir güven yok. Öğretmen, hiçbir öğrencinin kopya çekmeyeceğine güvenemiyor
ve sınav zamanlarında dünyanın en güçlü radarı haline dönüşüyor.
A partisini veya A
takımını seven bir insan, diğer takımlarla veya partilerle ilgili hiçbir şeye
güvenmiyor. Sabit fikirlilik ve kutuplaşmalar, bütün güveni alıp götürüyor.
Tamam, görüşleriniz ayrı ama belki de bu konuda doğru bir şeyler
söylüyorlardır. Olmaz, güvenmiyorum kardeşim.İş dünyasını zaten hiç konuşmayalım. Orada güven hiç kalmadı. Adam, parasının olmadığını, senin 200 TL’lik faturanı ödemesinin mümkün olmadığını sabahtan akşama kadar anlatıyor, sonra da aynı adamı akşam 500 TL’lik yemek yerken görüyorsun. Sen şimdi gel de bu adama güven. Güvenmiyorum kardeşim.
İş ortamında yazılan
ve bana bir şeyler girmesin diye yüzlerce kişiye kopyalanan e-mailler de,
insanların birbirine güvenmemesinin eseridir. Güvensizlik, gereksiz bir e-mail
trafiği ve iş yükü yaratır. Ben, yan masadaki insanlara e-mail atanları
bilirim. Neden? Güvenmiyor da ondan.
Bugünlerde kentsel
dönüşüm çok moda. Eski evler yıkılıyor, yerine yenileri yapılıyor. Camdan
baktığım zaman, en az 25-30 tane inşaat görebiliyorum. İnsanlar, bu işleri
yapan inşaat müteahhitlerine güvenmekte çok zorlanıyorlar. Etrafımızda birçok
yarım kalmış inşaat var.Her zaman Amerika, Türkiye mukayeseleri yapar dururum ve genel de bu iki ülke hiçbir konuda örtüşmez. Hiçbir konuda örtüşmeyen iki ülkenin birindeki başkanlık sisteminin öbür ülkeye cuk diye oturacağına güvenmek de ayrı bir konu ama ben o konulardan pek anlamam.
Tek anladığım konu, iki zincir birbirleriyle her yönden tıpatıp aynı ise bir zincirden halka çıkarıp öbürüne takabilirsin. Değilse, ekli zincirin de diğeri kadar sağlam olduğuna kimse inanmaz.
Bu iki ülke arasındaki
en büyük farklılıklardan biri de, Amerikalıların her işe güvenle
başlamalarıdır. Amerikalı, iyi niyetlidir ve uzlaşmacı bir tavırları vardır.
Bizde ise, biz her yeni ilişkiye güvenmeyerek başlarız. Karşımızdakinin, bizim
güvenimizi kazanması gerekir. Sonra da alır güvenimizi, götürür pazarda satar
ama o ayrı bir konu.
Kimseye, Amerikalılar
gibi her ilişkiye güvenle başlayın diyemem. Suyundan mıdır, havasından mıdır bilemem
ama bu topraklarda iyi niyet tohumları ile ekilen bitkiler, güven ağaçlarına
dönüşmüyor.
Her önünüze gelene güvenmeyin
ama düşman da olmayın. Sadece akıllı ve temkinli olun…
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...