Dün akşam gazetenin
birinde, Varan otobüslerinin seferlerini durdurduğunu okudum. Her ne kadar 3-4
yıl önce Ulusoy bünyesine katılmış olsalar da, Varan olarak kalamadılar. Ulusoy
ile anlaşmaları ne şekildeydi bilmiyorum ama görülüyor ki, 3-4 yıl can çekişip
sonunda öldüler.
Ulusoy, köklü ve eski
bir seyahat firmasıdır ama benim gözümde bir Varan değildir, hiçbir zaman da
olamamıştır. Bizim çocukluğumuzdan beri, otobüs taşımacılığına belli bir kalite
ve belli bir düzen getiren şirket Varan’dır. Otobüs kalitesinin artmasından
tutun da, hizmet kalitesinin artmasına kadar birçok konuda sektöre çağ
atlatmıştır.Görülüyor ki, kar kış demeden yolardaki zorlukları aşabilen Varan, finansal zorlukları aşamamış. Kendi faaliyetleri yüzünden mi finansal sıkıntıya düştü yoksa ailenin diğer işlerinin günahını Varan’a yüklemesi sebebiyle mi battı, onu da bilmiyoruz.
Yolların çok kötü, otobüslerin de yollardan da kötü olduğu dönemde, biz İstanbul – Ankara yolculuklarımızı hep trenle yapardık. Yıllar sonra bizi otobüse döndüren neden, yolların düzelmesi ve Varan Turizm’in yolcu taşımacılığına getirdiği yeni anlayıştır. Otobüslerde hostes uygulamasını ilk gördüğüm yer de, Varan otobüsleridir. Hatta ilk yıllarda hostesler bayandı ama daha sonraki yıllarda sokağın gerçekleri ağır bastı ve hepsinin yerini erkekler aldı.
Ankara – İstanbul arasında geceleyin Varan ile seyahat etmenin keyfini ancak yaşayanlar bilir. Soğuk kış gecelerinde, Bolu Dağı Varan Tesisleri’nde domates çorbası içmediyseniz, kendinizi seyahat etti saymayın. Ben, çorba içmeyi çok da sevmezdim ama otobüs dağa varsa da, çorba içsek diye beklerdim. Çorba dediğin zaten birazcık acı olmalı. Varan tesisinin çorbası da tam kıvamındaydı. Her kim yapıyorduysa o çorbayı, ellerine sağlık.
Çorbayı içmekle işimiz bitti mi? Tabi ki, bitmedi. Üzeri karlarla kaplı çam ağaçlarına karşı bir çay içmeden olmaz. Soğuk bir gecede, dünyanın en güzel manzarasına karşı içilen bir çayın keyfini hiçbir yerde bulamazsın.
Otobüs ne zaman Varan
tesislerinde dursa, hemencecik vakit geçer ve “yolcu kalmasın,” diye anons
etmeye başlarlardı. İnanın canım hiç gitmek istemezdi. Bir çay daha içsek ne
olurdu sanki? Ne demişler? “Bazen 7 dakika geçmez, bazen 7 saat yetmez”.
Aylin için Ankara’ya
gittiğim dönemlerde, bir zamanlar Varan otobüslerini çok kullanıyordum. Cuma
akşamı 1.00’de binip, cumartesi sabahı 6.00’da orada oluyordum. Ben otobüs de
uyuyamayan bir insanım ama yine de çok keyifli oluyordu. O zamanlar kızlı,
erkekli oturabiliyorduk ve bir akşam yanımda oturan bir kadın bana, “sizin
yüzünüzden hayatımın en sıkıcı yolculuğunu yaptım,” demişti. Aslında, doğru
söylemiş, ben otobüste konuşmayı çok sevmem.Varan ile yüzlerce, binlerce anım var. Gerede dağlarında karlara saplanıp saatlerce mahsur kaldığımız geceler de oldu, trafik sorunları yüzünden Ankara’dan, İstanbul’a 15 saatte geldiğimiz günler de ama bir kere bile yolda kalmadık. Bir seferinde, Bolu Dağı’nda yolun bir kısmı çöktüğü için bütün bir gece otobüsün içinde beklemek zorunda kalmıştık. Tesislerinden bir şekilde motorlu kuryelerle otobüse ulaştırdıkları çaylar, köfteli ekmekler ve tostlar; hayatımda yediğim en güzel şeylerdi. Çok fazla getirdikleri için, bir kısmını etraftaki araçlara da dağıtmışlardı.
Babam da Varan ile çok sık seyahat ederdi. Bir dönem ömrüm Varan Terminali’nden babamı karşılamak ve yolcu etmekle geçerdi. Her dakika orada olduğum için artık çalışanların bir kısmını tanır hale gelmiştim. “Babadan oğula,” derler ya, bizde de babadan kıza olmuştu ve Aylin, Varan ile gidip geliyordu.
Benim için Varan
demek, yeni bir kalite anlayışı ve hiçbir zaman unutulmayacak anılar demektir.
Araba ile Ankara’ya gittiğim dönemlerde bile, her zaman Varan Tesisleri’nde
mola verirdim. Tamam, itiraf ediyorum, bazen de İsmail’in Yeri'nde durduğum
oluyordu.
Dün bir arkadaşıma
söylediğim gibi; hayat değişiyor, insanlar değişiyor, şartlar değişiyor, doğal
olarak Varan da değişiyor. Ya anılarımız? Onlar da değişiyor. Sürekli
artıyorlar…
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder